Sabri’nin Yirmi Birinci ve Yirmi İkinci Sözleri yazdığı vakit yazdığı mektubun bir fıkrasıdır.

Bilumum Risâlâtü’l-Envâr herbiri ayrı ayrı mevzularda, had ü hesaba gelmeyen müşkülleri halletmeleriyle beraber, bendeniz şöyle tasavvur ediyorum ki:

Nur deryasından nûş etmek isteyen bir kimse, Birinci ve Yirmi Birinci ve Yirmi İkinci Sözleri alsa, diğerlerine eli yetişmezse dahi maraz-ı kalbîyi def ve ref’e, ruhu tenvir ve tesrire kâfi bulunduğu meşhud ve müsellemdir. Zira Birinci Söz tevhid miftahıdır. Yirmi Birin birinci şıkkı da mirkat-ı Cennettir. İkinci şıkkı da emraz-ı kalbiyenin tedavisi için nazirsiz bir şifahane-i eczadır. İksir ilâçlarıyla, bilâistisna herkeste bulunan vesvese marazını tedavi ve kal’ eder. Kalb ve ruhta Kur’ân-ı Hakîmin ebedî ve nâmütenahi füyûzât ve envârından gelen revzat-ı inşirâhiyeyi küşadla saadet-i ebediyeye isal edecek bir râh-ı necat ve selâmettir. Yirmi İki ise, burhanlarıyla, lem’alarıyla, insan olanın akaid-i diniyesini tahkim ve tarsîne emsalsiz bir rehber bulunduğunu arz ederim efendim.
Sabri

• • •
Önceki Risale: ( 48 ) / Sonraki Risale: ( 50 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

akaid-i diniye : dinin inanç esasları, temelleri
arz etmek : söylemek, ifade etmek
bilâistisna : istisnasız, ayırt etmeksizin
burhan : kuvvetli delil; Yirmi İkinci Sözün Birinci Makamında bulunan On İkinci Burhan
def : uzaklaştırma
derya-yı azîm : büyük deniz
ebedî : sonsuz, sonu olmayan
emraz-ı kalbiye : kalp hastalıkları, mânevî hastalıklar
emsalsiz : benzersiz
envâr : nurlar
fâsık : günahkâr
feyiz : ihsan, bolluk, mânevî gıda
fıkra : kısa yazı
füyûzât : feyizler, mânevî bolluk ve bereketler
hak : doğru gerçek
Hüsrev :
iksir : tesirli ilaç
İlâhî : Allah tarafından olan
insafla : vicdanlı hareket etme
isal etme : ulaştırma, eriştirme
kâfi bulunma : yeterli olma
kal’ etmek : söküp atmak, çıkarmak
kat’iyen : kesinlikle
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
küşad : açmak, açılış
lem’a : parıltı; Yirmi İkinci Sözün İkinci Makamında bulunan On İki Lem’a
maraz : hastalık
maraz-ı kalbî : kalpteki hastalık
meşhud : görünen
miftah : anahtar
mirkat-ı Cennet : Cenneti kazanmaya ve yükselmeye vesile olan anlamında Cennet merdiveni
muhterem : saygıdeğer
münkir : Allah’a inanmayan, inkar eden
müsellem : doğruluğu şüphesiz kabul edilmiş
nâmütenahi : sonsuz, sınırsız
nazirsiz : benzersiz
Nur deryası : Nur denizi; Risale-i Nur
nûş etmek : içmek
râh-ı necat ve selâmet : kurtuluş ve esenlik yolu
ref’ : ortadan kaldırma
revzat-ı inşirâhiye : ferahlık veren bostan, çimenlik
risale : küçük çaplı kitap; Risale-i Nur’un her bir bölümü
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk, âhiret mutluluğu
Sabri :
Sözler : Risale-i Nur için kullanılan diğer bir ad
şifahane-i ecza : şifâ verici ilâç
tahkim : sağlamlaştırmak
tarsîn : sağlamlaştırma, kuvvetleştirme
tenvir : aydınlatma
tesrir : mesrur etme, sevindirme
tevbe : pişmanlık duyarak günahtan dönüş
tevhid : Allah’ı bir olarak bilme ve ilân etme
ümitvâr : ümitli, umutlu
vesvese : şüphe, asılsız kuruntu
zira : çünkü
Yükleniyor...