Evet, Said Nursî İstanbul’a, şûrezâr vilâyât-ı şarkiyenin maarifsizlikle öldürülmek istenilen Yıldız siyasetlerine istikamet vermek azmiyle gelmişti. Daha İstanbul’a gelmeden, Van’dan, Bitlis’ten, Mardin’den defaatla nefyolmasından, İstanbul’a gelmesiyle beraber, merhum Sultan Abdülhamid tarafından sûret-i ciddiyede tarassut altına aldırıldı. Birkaç kere tevkif edildi. Nihayet birgün geldi, Said Nursî’yi Üsküdar’a, Toptaşına yolladılar. Çünkü hapishanede ikaz edilecek kimseler bulunmak muhtemeldi. Tımarhaneden ikide bir çıkartılıyor; maaş, rütbe tebşir ediliyor; Hazret-i Said, “Ben memleketimde mektep-medrese açtırmak üzere geldim, başka bir dileğim yoktur. Bunu isterim, başka birşey istemem” diyordu. Tâbir-i âharle, Bediüzzaman iki şey istiyordu: Vilâyat-ı şarkıyenin her tarafında mektepler, medreseler açtırmak istiyor ve başka birşey almamak istiyordu.
Arş-ı kanaat oldu behişt-i gına bize,Şehzadebaşında şemâtetle konferans verildiği gece, kemâl-i mehabetle sahneye çıkıp irad ettiği nutk-u beliğ-i bîtarafane, Said’in ihata-i ilmiyesi kadar hamaset ve fedakârlıkta da ileri olduğunu teyid eder. Gerek o gece, gerek menhus 31 Mart’ta cihandeğer nasihatleriyle ortaya atılan hoca-i dânâya, böyle tehlikeli bir anda vücud-u kıymetdarının sıyaneti, nefean lil’umum elzem olduğu halde ve ihtar edildiği zaman, “En büyük ders, doğruluk yolunda ölümünü istihkar dersi vermektir”; “Yerinde ölmek için bu hayat lâzımdır” fikrine karşı,
Biz etmeyiz zemîn-i müdârâya ol emin.
Mansıbların, makamların en bülendidir,
Hizmet-i iman ile âsâyiş ve saadeti temin.
Aşinayız, bize bîgânedir endişe-i mevt.mısrâı ile mukabele ederdi.
Adl ü hak uğruna nezreylemişiz cânımızı.
Olur bize âb-ı hayat, ateş-i seyyâl-i memat.
Bölümler
- İfade-i Nâşir
- İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi, Mukaddime
- Birinci Cinayet
- İkinci Cinayet
- Üçüncü Cinayet
- Dördüncü Cinayet
- Beşinci Cinayet
- Altıncı Cinayet
- Yedinci Cinayet
- Sekizinci Cinayet
- Dokuzuncu Cinayet
- Onuncu Cinayet
- On Birinci Cinayet
- Yarı Cinayet
- Hâtime
- Yaşasın Şeriat-ı Ahmedî (a.s.m.)
- İhtar-ı Mahsus
- Hakikat
- Sadâ-yı Hakikat
- Yaşasın Kur’ân-ı Kerîmin Kanun-u Esasîleri
- Hürriyete Hitap