İstanbul’da hâdiseyi gören Risale-i Nur talebelerinin mektubundan bir parçadır.

Aziz kardeşlerim;
Lehü’lhamdü ve’l-minnetü, dün, Nurun mânevî bir fütuhatı, bütün azamet ve dehşetiyle İstanbul’da görüldü. Küfr-ü mutlakı dünyaya, hususan âlem-i İslâma yerleştirmek isteyen bir cemiyet ve onun nâşir-i efkârı ve mürevvic-i âmâli olan bir iki gazete matbaası ve kütüphanesi darmadağın edilerek, dinsiz yaptık, komünist yaptık zannedilen gençlik ve mekteplilerin ağzıyla ve harekâtıyla ve fiilleriyle protesto edildi. “Kahrolsun komünistlik” diye beddualar edildi. Bu cemiyetin, binler lira maddî, milyonlar lira da manevî zararı oldu. Ve üzülen bizlere, kalbimiz ve ruhumuzla çok alâkadar bir şahs-ı mânevî, “Ey Nurcular! Şimdi maddî imkân hâsıl olmuyor diye üzülmeyiniz. Nurun fütuhatı geniş bir sahada devam ediyor. Küllî bir muvaffakıyet hâsıl oluyor. Vesaire, vesaire” diye bağırdı. 1 هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bu Rabbimin bir ihsânıdır.
Önceki Risale: ( 65 ) / Sonraki Risale: ( 67 )
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
Lehü’l-hamdü ve’l-minnetü : hamd ve minnet Allah’a mahsustur
mânevî : mânâya ait, maddî olmayan
fütuhat : fetihler
azamet : büyüklük, yücelik
dehşet : korku, ürkme
küfr-ü mutlak : Allah’ı ve Ondan gelen her şeyi inkâr etme, inanmama
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
cemiyet : topluluk, dernek, loca
nâşir-i efkâr : fikirleri neşreden, yayan
mürevvic-i âmâl : uygulamaya sokmaya çalışan, yapmaya teşvik eden
matbaa : kitap basılan yer
mektep : okul
harekât : hareketler
alâkadar : alâkalı, ilgili
şahs-ı mânevî : tüzel kişilik; belli bir kişi olmayıp bir cemaatten meydana gelen mânevî şahıs
hâsıl olma : meydana gelme
küllî : geniş, kapsamlı
muvaffakıyet : başarı
vesair : diğer
sıddık : çok doğru ve bağlı
mânidar : anlamlı
acip : acayip, tuhaf, şaşırtıcı
Âyetü’l-Kübrâ : en büyük delil anlamına gelen Risale-i Nur’da bir bölümün adı; Yedinci Şuâ
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak görünen olağanüstü hâl ve fiil
ehl-i dünya : dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler
mâsum : günahsız, suçsuz
kısm-ı âzam : büyük bir kısmı
fasıla : kısa aralık
biçare : çaresiz
Yükleniyor...