Evet, hürriyet-i şer’iye Cenâb-ı Hakkın Rahmân, Rahîm tecellîsiyle bir ihsanıdır ve imanın bir hassasıdır.

فَلْيَحْيَا الصِّدْقُ وَلاَ عَاشَ الْيَأْسُ فَلْتَدُمِ الْمَحَبَّةُ وَالتَّقْوٰى وَالشُّورٰى وَالْمَلاَمُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهَوٰى وَالسَّلاَمُ عَلٰى مَنِ اتَّبَعَ الْهُدٰى


Yaşasın sıdk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin! Şûrâ kuvvet bulsun! Bütün levm ve itâb ve nefret, hevâ hevese tâbi olanlara olsun. Selâm ve selâmet, hüdâya tâbi olanlar üstüne olsun. Âmin.

Eğer denilse: Neden şûrâya bu kadar ehemmiyet veriyorsun? Ve beşerin, hususan Asya’nın, hususan İslâmiyetin hayatı ve terakkisi nasıl o şûrâ ile olabilir?

Elcevap: Nurun Yirmi Birinci Lem’a-i İhlâsında izah edildiği gibi, haklı şûrâ ihlâs ve tesanüdü netice verdiğinden, üç elif, yüz on bir olduğu gibi, ihlâs ve tesanüd-ü hakiki ile, üç adam, yüz adam kadar millete fayda verebilir. Ve on adamın hakikî ihlâs ve tesanüd ve meşveretin sırrıyla, bin adam kadar iş gördüklerini, çok vukuat-ı tarihiye bize haber veriyor. Madem beşerin ihtiyacatı hadsiz ve düşmanları nihayetsiz, ve kuvveti ve sermayesi pek cüz’î; hususan dinsizlikle canavarlaşmış, tahribatçı, muzır insanların çoğalmasıyla, elbette ve elbette, o hadsiz düşmanlara ve o nihayetsiz hâcetlere karşı, imandan gelen nokta-i istinad ve o nokta-i istimdad ile beraber hayat-ı şahsiye-i insaniyesi dayandığı gibi, hayat-ı içtimaiyesi de yine imanın hakaikinden gelen şûrâ-yı şer'î ile yaşayabilir, o düşmanları durdurur, o hâcetlerin teminine yol açar.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul
beşer : insanlık
Cenâb-ı Hakk : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikî : gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hassa : nitelik, özellik
hevâ : faydasız ve gelip geçici arzular
heves : gelip geçici arzu ve istek
hususan : bilhassa, özellikle
hüdâ : hidâyet, doğru yol olan hak din, İslâmiyet (bk. h-d-y)
hürriyet-i şer’iye : İslâmın sınırlarını belirlediği özgürlük (bk. ş-r-a)
ihsan : bağış, ikram, lütuf (bk. ḥ-s-n)
iktiza etmek : gerektirmek (bk. ḳ-ḍ-y)
istibdat : baskı ve despotluk
itâb : azarlama, tersleme, rencide etme
levm : kınama, kötü bir sıfatla sıfatlandırma
muhabbet : sevgi (bk. ḥ-b-b)
musallat etmek : belâ etmek, başına sarmak
nispet : oran
Rab : İlâh; varlıkların ihtiyaçlarını karşılayıp terbiye eden ve onlara egemen olan (bk. r-b-b)
Rahîm : sonsuz rahmetinin çok özel tecellîleri olan şefkat ve merhamet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)
Rahmân : yarattığı bütün varlıkları esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran sonsuz rahmet sahibi Allah (bk. r-ḥ-m)
rububiyet : rablik, ilâhlık (bk. r-b-b)
selâm ve selâmet : esenlik, rahatlık (bk. s-l-m)
sıdk : doğruluk (bk. ṣ-d-ḳ)
şûrâ : karşılıklı fikir alış-verişinde bulunma; işleri ehil olanlarla danışmak için toplanma
tâbi olma : katılma, takip etme
tahakküm : baskı, zorbalık (bk. ḥ-k-m)
tecellî : yansıma, İlâhî isimlerin varlıklarda eserini ve yansımasını göstermesi (bk. c-l-y)
terakki : ilerleme
tevehhüm etmek : asılsız düşünceye kapılma
tezellül etme : zillete, aşağılanmaya, hor ve hakir görülmeye katlanma, boyun eğme
tezlil etme : aşağılama, küçük görme, horlama
yeis : ümitsizlik
zillete düşürme : alçaltma, aşağılama
beşer : insanlık
cüz’î : az, küçük, ferdî (bk. c-z-e)
elif : Arap alfabesinin ilk harfi; tek ve düz çizgi “ا” olarak yazıldığı için “1” rakamı olarak da değerlendirilir
hâcet : ihtiyaç (bk. ḥ-v-c)
hadsiz : sınırsız
hakaik : asıl ve esaslar, hakikatler (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikî : asıl, gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hayat-ı içtimaiye : sosyal hayat (bk. ḥ-y-y; c-m-a)
hayat-ı şahsiye-i insaniye : insanın şahsî hayatı (bk. ḥ-y-y)
hususan : bilhassa, özellikle
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet (bk. ḫ-l-ṣ)
ihtiyacat : ihtiyaçlar (bk. ḥ-v-c)
izah : açıklama
Lem’a-i İhlâs : Yirmi Birinci Lem’a; İhlâs Risalesi (bk. ḫ-l-ṣ)
meşveret : işlerin istişâre (danışıp görüşme) yoluyla halledilmesi
muzır : zararlı
nihayetsiz : sonsuz
nokta-i istimdad : yardım isteme noktası
nokta-i istinad : dayanak noktası (bk. s-n-d)
şûrâ : karşılıklı fikir alış-verişinde bulunma; işleri ehil olanlarla danışmak için toplanma
şûrâ-yı şer'î : İslâma uygun olan meşveret; İslâma uygun olan istişare müessesesi (bk. ş-r-a)
tahribatçı : yıkıp, bozan, bozguncu
temin etme : sağlama (bk. e-m-n)
tesanüd : dayanışma (bk. s-n-d)
tesanüd-ü hakiki : gerçek dayanışma (bk. s-n-d; ḥ-ḳ-ḳ)
vukuat-ı tarihiye : tarihî olaylar
Yükleniyor...