Beşinci vehim: Ecnebîlerin bundan tevahhuş etmek ihtimali var.

Elcevap: Bu ihtimale ihtimal verenler mütevahhiştir. Zira merkez-i taassuplarında İslâmiyetin ulviyetine dair konferanslarla HAŞİYE takdis etmeleri bu ihtimali reddeder. Hem de düşmanlarımız onlar değil; asıl bizi bu kadar düşürüp i’lâ-yı kelimetullaha mâni olan ve cehalet neticesi olan muhalefet-i şeriattır. Ve zaruret ve onun semeresi olan sû-i ahlâk ve harekettir ve ihtilâf ve onun mahsulü olan ağraz ve nifaktır ki, ittihadımız bu üç insafsız düşmana hücumdur.

Amma ecnebîlerin vahşi oldukları kurun-u vustada, İslâmiyet vahşete karşı husumet ve taassuba mecbur olduğu halde adalet ve itidalini muhafaza etmiş. Hiçbir vakit engizisyon gibi etmemiş. Ve zaman-ı medeniyette ecnebîler medenî ve kuvvetli olduklarından, zararlı olan husumet ve taassup zâil olmuştur. Zira din nokta-i nazarından medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değildir. Ve İslâmiyeti, mahbup ve ulvî olduğunu, evâmirine imtisalen ef’al ve ahlâk ile göstermek iledir. İcbar ve husumet, vahşilerin vahşetine karşıdır.

Altıncı vehim: Bazıları, “Sünnet-i Nebeviyeyi hedef-i maksat eden ittihad-ı İslâm, Hürriyeti tehdit eder ve levâzım-ı medeniyeye münâfidir” diyorlar.

Elcevap: Asıl mü’min hakkıyla hürdür. Sâni-i Âleme abd ve hizmetkâr olan, halka tezellüle tenezzül etmemek gerektir. Demek, ne kadar imana kuvvet verilse, hürriyet de o kadar kuvvet bulur. Amma hürriyet-i mutlak ise, vahşet-i mutlakadır, belki hayvanlıktır. Tahdid-i hürriyet dahi insaniyet nokta-i nazarından zarurîdir...

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Bismarck ve Mister Carlyle gibilerin malûm beyanatlarına işaret eder.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

abd : kul (bk. a-b-d)
ağraz : kinler, garazlar
cehalet : cahillik
ecnebî : yabancı (Batılı)
ef'al : fiiller, hareketler
elhasıl : kısaca, özetle
engizisyon : 16. ve 17. yüzyılda Hıristiyan Katolik mezhebinden ayrılan veya papaya karşı gelen kimseleri cezalandırmak için kurulan kilise mahkemelerinin adı (bk. bilgiler)
esaret-i nefis : nefsin esareti (bk. n-f-s)
esaret-i rezile : rezil, alçak esirlik
evâmir : emirler, buyruklar
galebe çalmak : üstün gelmek
hariç : dış
hedef-i maksat : asıl gaye, esas hedef (bk. ḳ-ṣ-d)
husumet : düşmanlık
hürriyet-i mutlak : sınırsız hürriyet (bk. ṭ-l-ḳ)
icbar : zorlama, isteği dışında bir iş yaptırma (bk. c-b-r)
ihtilâf : anlaşmazlık (bk. ḫ-l-f)
ikna : inandırma
i'lâ-yı kelimetullah : Allah’ın adını yüceltme, Kur’ân’ı ve İslâmı yayma (bk. a-l-v; k-l-m)
imtisalen : emre uyarak, boyun eğerek
insaniyet : insanlık
istibdat : baskı, zulüm
itidal : her konuda orta yolu tutma, aşırıya kaçmama (bk. a-d-l)
ittihad : birleşme, birlik (bk. v-ḥ-d)
ittihad-ı İslâm : İslâm birliği (bk. v-ḥ-d; s-l-m)
kurun-u vusta : Ortaçağ
lâubali : saygısız, pervasız
levâzım-ı medeniye : medeniyetin gerekleri
mahbup : sevilen, beğenilen
mahsul : ürün
mâni olma : engelleme
muhafaza etme : koruma, saklama (bk. ḥ-f-ẓ)
muhalefet-i şeriat : şeriata muhalefet etme, hükümlerine riayet etmeme (bk. ḫ-l-f; ş-r-a)
münâfi : aykırı, zıt
nefs-i emmare : insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere sevk eden duygu (bk. n-f-s)
nifak : münafıklık, fitne çıkarma
nokta-i nazar : bakış açısı (bk. n-ẓ-r)
salisen : üçüncüsü
Sâni-i Âlem : bütün kâinatı san’atlı bir şekilde yaratan Allah (bk. ṣ-n-a)
sefih : yasak zevk ve eğlencelere aşırı düşkün olan; zararı yararı fark edemeyen
semere : meyve
sû-i ahlâk : ahlâk kötülüğü, kötü ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ)
Sünnet-i Nebeviye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) sünneti (bk. s-n-n; n-b-e)
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsi, İslâmiyet (bk. ş-r-a)
taassup : aşırı derecede bağlılık
tahdid-i hürriyet : hürriyetin sınırlanması
tenezzül : kendi durumundan daha aşağıdaki birşeyi kabul etme (bk. n-z-l)
tezellül : alçalma, kendisini küçük düşürme
ulvî : yüce (bk. a-l-v)
vahşet-i mutlaka : sınırsız vahşet (bk. ṭ-l-ḳ)
vehim : kuruntu, varsayım
zâil : sona eren, yok olan
zaman-ı medeniyet : medeniyet zamanı
zaruret : sıkıntı, yoksulluk
zarurî : zorunlu, gerekli
zındık : dinsiz
Yükleniyor...