Şimdi ise, eski zamanda bir memlekette bir kâfir-i mutlak yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir. Eskide, fen ve ilimle dalâlete girip inat ve temerrüd ile hakaik-i imana karşı çıkana nisbeten şimdi yüz derece ziyade olmuş. Bu mütemerrid inatçılar, firavunluk derecesinde bir gurur ile ve dehşetli dalâletleriyle hakaik-ı imaniyeye karşı muaraza ettiklerinden, elbette bunlara karşı, atom bombası gibi, bu dünyada onların temellerini parça parça edecek bir hakikat-i kudsiye lâzımdır ki, onların tecavüzatını durdursun ve bir kısmını imana getirsin.

İşte, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükürler olsun ki, bu zamanın tam yarasına bir tiryak olarak Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın bir mu’cize-i mâneviyesi ve lemeatı bulunan Risale-i Nur, pek çok muvazenelerle, en dehşetli muannid, mütemerridleri, Kur’ân’ın elmas kılıcıyla kırıyor. Ve kâinat zerreleri adedince vahdâniyet-i İlâhiyeye ve imanın hakikatlerine hüccetleri, delilleri gösteriyor ki, yirmi beş seneden beri en şiddetli hücumlara karşı mağlûp olmayıp galebe etmiş ve ediyor.

Evet, Risale-i Nur’da, iman ve küfür muvazeneleri ve hidayet ve dalâlet mukayeseleri, bu mezkûr hakikatleri bilmüşahede ispat ediyor. Meselâ, Yirmi İkinci Sözün iki makamının burhanlarına ve lem’alarına ve Otuz İkinci Sözün Birinci Mevkıfına ve Otuz Üçüncü Mektubun pencerelerine ve Asâ-yı Mûsâ’nın on bir hüccetine, sair muvazeneler kıyas edilse ve dikkat edilse anlaşılır ki, bu zamanda küfr-ü mutlakı ve mütemerrid dalâletin inadını kıracak, parçalayacak Risale-i Nur’da tecelli eden hakikat-i Kur’âniyedir.

İnşaallah, nasıl Tılsımlar Mecmuasında, dinin mühim tılsımlarını ve hilkat-ı âlemin muammalarını keşfeden parçalar, o mecmuada toplanmış. Aynen öyle de, ehl-i dalâletin dünyada dahi cehennemlerini ve ehl-i hidâyetin dünyada lezâiz-i cennetlerini gösteren ve iman, Cennetin bir mânevî çekirdeği ve küfür ise Cehennem zakkumunun bir tohumu olduğunu gösteren Nurun o gibi parçaları, kısacık bir tarzda, bir mecmuacık olarak yazılacak, inşaallah neşredilecek.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bilmüşahede : görerek, gözlem yapmak sûretiyle (bk. ş-h-d)
burhan : güçlü delil
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
dalâlet : hak ve doğru yoldan ayrılma, sapıklık (bk. ḍ-l-l)
firavunluk : kendini Firavun gibi tanrı seviyesine çıkaracak derecede büyük görme
galebe etme : üstün gelme
hadsiz : sonsuz, sınırsız
hakaik-i iman : iman hakikatleri, esasları (bk. ḥ-ḳ-ḳ; e-m-n)
hakikat : gerçek, esas (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hakikat-i kudsiye : İlâhî, kutsî kaynağa bağlı olan gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ; ḳ-d-s)
hakikat-i Kur’âniye : Kur’ânî hakikat, Kur’ân’a ait gerçek (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
hidayet : doğru ve hak yol (bk. h-d-y)
hilkat-i âlem : bütün varlıklar âleminin yaratılışı (bk. ḫ-l-ḳ)
hüccet : delil, kanıt
hücum : saldırı
ihtar etme : hatırlatma
izale : giderme
kâfir-i mutlak : tam inkârcı; hiçbir dinî, kutsal değere inanmayan ve onları inkâr eden (bk. k-f-r; ṭ-l-ḳ)
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar (bk. k-v-n)
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamaları mu’cize olan ve açıklamalarıyla akılları âciz bırakan Kur’ân (bk. a-c-z; b-y-n)
küfr-ü meşkûk : şüphe içinde kâfir olma (bk. k-f-r)
küfr-ü mutlak : tam bir küfür, inkâr; hiçbir kutsal değere inanmama şeklindeki imansızlık (bk. k-f-r; ṭ-l-ḳ)
lemeat : parıltılar
mağlup olma : yenilme
mecmua : belirli konularda kaleme alınan yazıların bir kitap halinde toplanmasıyla ortaya çıkan eser; Tılsımlar Mecmuası isimli risale
mevkıf : bölüm, kısım
mezkûr : anılan, sözü geçen
mu’cize-i mâneviye : insanların benzerini yapmada âciz kaldıkları mânevî mu’cize (bk. a-c-z; a-n-y)
muamma : anlamı gizli ve zor anlaşılır şey
muannid : inatçı, direnen
muâraza etme : karşı gelme, saldırma
mukayese : kıyaslama (bk. ḳ-y-s)
muvazene : karşılaştırma (bk. v-z-n)
mütemerrid : inatçı, inadında ısrar eden, dik kafalılık yapan
sair : diğer, başka
sefahet : yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük; yararı zararı fark edememe hâli
şükür : teşekkür, övgü (bk. ş-k-r)
tecavüzat : tecavüzler, saldırılar
tecellî etme : görünme, yansıma (bk. c-l-y)
Tılsımlar Mecmuası : din, iman ve Kur’ân’ın yüzlerce sır ve tılsımlarını keşfedip açıklayan Risale-i Nur’dan derlenmiş bir kitaptır (bk. bilgiler)
tiryak : derman, ilâç
umumî : genel, bütün
vahdâniyet-i İlâhiye : Allah’ın birliği; ortağının ve benzerinin olmayışı (bk. v-ḥ-d; e-l-h)
zerre : atom
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapanlar, sapık kimseler (bk. ḍ-l-l)
ehl-i hidâyet : doğru yolda olanlar, iman nimetine ermiş olanlar (bk. h-d-y)
inşaallah : Allah’ın izni ve dilemesiyle
lezâiz-i cennet : cennet lezzetleri
mecmuacık : küçük çaplı bir eser; kitapçık
neşretme : kitap gibi okunacak şeylerin basılıp dağıtılması, yayımlama
zakkum : Cehennemde bulunan bir ağaç
Yükleniyor...