Arabî Hutbe-i Şâmiye eserinin tercümesi

Bütün zîhayatlar hayatlarının lisân-ı hâlleriyle Hâlıklarına takdim ettikleri mânevî hediyelerini ve lisân-ı hâlle hamd ve şükürlerini, o Zât-ı Vacibü’l-Vücuda biz de takdim ediyoruz ki, demiş:
1 لاَ تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِ Yani, “Rahmet-i İlâhiyeden ümidinizi kesmeyiniz.”

Hem hadsiz salât ve selâm ol Peygamberimiz Muhammed Mustafa Aleyhissalâtü Vesselâm üzerine olsun ki, demiş: 2 جِئْتُ ِلاُتَمِّمَ مَكَارِمَ اْلاَخْلاَقِ Yani, “Benim insanlara Cenâb-ı Hak tarafından bi’setim ve gelmemin ehemmiyetli bir hikmeti, ahlâk-ı haseneyi ve güzel hasletleri tekmil etmek ve beşeri ahlâksızlıktan kurtarmaktır.”

Hamd ve salâttan sonra: Ey bu Cami-i Emevîde bu dersi dinleyen Arap kardeşlerim! Ben haddimin fevkinde, bu minbere ve bu makama irşadınız için çıkmadım. Çünkü size ders vermek haddimin fevkindedir. Belki içinizde yüze yakın ulema bulunan cemaate karşı benim misâlim, medreseye giden bir çocuğun misâlidir ki, o sabî çocuk sabahleyin medreseye gidip, okuyup, akşamda babasına gelip, okuduğu dersini babasına arz eder. Ta doğru ders almış mı, almamış mı? Babasının irşadını veya tasvibini bekler. Evet, bizler size nispeten çocuk hükmündeyiz ve talebeleriniziz. Sizler bizim ve İslâm milletlerinin üstadlarısınız.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Zümer Sûresi, 39:53.
2 : Muvatta, Hüsnü’l-Hulûk: 8; Müsned, 2:381; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 10:192.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahlâk-ı hasene : güzel ahlâk (bk. ḫ-l-ḳ; ḥ-s-n)
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun (bk. ṣ-l-v; s-l-m)
Arabî : Arapça
arz etme : sunma
beşer : insanlık
beyan etme : açıklama (bk. b-y-n)
bi'set : gönderilme; bir zâtın peygamber olarak Allah tarafından gönderilmesi
Câmi-i Emevî : Şam’da bulunan tarihî bir camiin adı (bk. bilgiler – Câmiü’l-Emevî)
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)
haddimin fevkinde : sınır ve kapasitemin üzerinde
hadsiz : sınırsız
Hâlık : Yaratıcı; herşeyi yaratan Allah (bk. ḫ-l-ḳ)
hamd : şükür ve minnet duyma, övgü (bk. ḥ-m-d)
haslet : huy, karakter
hikmet : gaye ve fayda; sır (bk. ḥ-k-m)
irşad : doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)
lisân-ı hâl : hâl dili, beden dili
medrese : okul, eğitim yeri
minber : câmide hutbe okunan yer
misâl : örnek (bk. m-s̱-l)
nisbeten : oranla, kıyasla (bk. n-s-b)
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti (bk. r-ḥ-m; e-l-h)
sabî : ergenlik çağına gelmemiş çocuk
salât ve selâm : dua ve selâm (bk. ṣ-l-v; s-l-m)
salât : Peygamberimiz için yapılan dua ve niyaz (bk. ṣ-l-v)
takdim etme : sunma
talebe : öğrenci
tasvib : uygun bulma, onaylama
tekmil etme : tamamlama, en mükemmel hâle getirme (bk. k-m-l)
ulema : âlimler (bk. a-l-m)
üstad : hoca, öğretmen
Zât-ı Vacibü'l-Vücud : varlığı zorunlu olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı olmayan Zât, Allah (bk. v-c-b; v-c-d)
zîhayat : canlı, hayat sahibi (bk. ẕî; ḥ-y-y)
Yükleniyor...