Şu dâhiye-i dehyânın tek bir devası var. O da hurmet-i ribâdır ve faizin bütün vesailini hayat-ı içtimaiyeden ref etmektir. Hodgâm ellerde servetin inhisarına vesile olan ribâ kapları, bankaları seddir. Evet, bu kaplarla servet ve temellük kalil adamlarda toplanır. Bu iki düsturla tevzi edilmezse gasp edilecektir.

Evet, heyet-i içtimaiyedeki intizamın şartı, tabakat-ı beşer birbirinden uzaklaşmamak, tabaka-yı havas tabaka-ı avamdan, taife-i ağniya taife-i fukaradan ayrılmasın ki, sıla-i rahim kopmasın. Hâlbuki, ribânın hayatı ve zekâtın mevtiyle geniş bir mesafe açılmış, öyle bir uzaklık olmuş ki, hayt-ı vasıl kopmuş.

Tabaka-i süflâdan, tabaka-yı ulyâya karşı ihtiram, itaat, tahabbüb yerine, yalnız ihtilâl sedası, haset sayhası, kin enîni, nefret velvelesi, intikam feryadı yükselip işitilir.

Tabaka-i ulyadan, tabaka-i süflâya merhamet, ihsan ve taltife bedel, yalnız zulmün ateşi, tahakkümün sâikası, tahkirin ra’dı iniyor.

İşte bu hâlet-i ruhiyedendir ki, sebeb-i tevazu ve terahhum olan havastaki meziyet, tekebbür ve gurura sebep olmuştur. Şefkate, acımaya ve yardıma sebep olan fukara aczi, avamın fakrı, esaretlerine, sefaletlerine sebep olmuştur.

Eğer şahit istersen, âlem-i medenînin fesat ve rezaletine bak; zaman çok şahitleri gösterecektir.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : âcizlik, güçsüzlük
âlem-i medenî : medenî dünya
avam : halk tabakası, sıradan insanlar
bedel : karşılık
beşer : insanlık
dâhiye-i dehyâ : çok büyük belâ, musibet ve felâket
deva : ilâç, çare
düstur : kâide, kural
enîn : inleme
esaret : esirlik, kölelik
fakr : fakirlik, ihtiyaç hali
feryad : bağırıp çağırma
fesat : bozgunculuk, karışıklık
fukara : fakirler, yoksullar
gasp : zorla almak; başkasına ait birşeyi zorla, rızası olmadan almak
hâlet-i ruhiye : ruh hâli, psikolojik durum
haris : aç gözlü, çok hırslı
haset : kıskançlık
havas : seçkinler sınıfı; zenginler, aydınlar
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı, sosyal hayat
hayt-ı vasıl : birleştirici bağ, irtibat bağı
herc ü merc ateşi : karma karışık yapan, yıkıp yakan, alt üst eden ateş
heyet-i içtimaiye : sosyal yapı, sosyal kurum
hodgâm : kendi keyfini düşünen, bencil
hurmet-i ribâ : faizin haram olması, yasaklanması
ihsan : bağış, ikram, lütuf
ihtilâl : ayaklanma, başkaldırma
ihtiram : hürmet etme, saygı gösterme
inhisar : tekelleşme, bir iş veya malın bir kişinin idare ve tekeline bırakılması
intizam : disiplin, düzenlilik
kalil : az
mevt : ölüm
meziyet : üstün özellik
ra’d : gök gürültüsü
ref etmek : ortadan kaldırmak
ribâ : faiz
sâika : yıldırım
sayha : ses, nida, haykırış
sebeb-i tevazu : tevazu sebebi, alçakgönüllülük sebebi
sed (detme) : engel olma, tıkama, kapama
seda : ses
sefalet : perişanlık, yoksulluk
sıla-i rahim : akrabalık bağı, yakınlarla bağ kurma
şahit : delil, tanık
tabaka-ı avam : halk tabakası
tabaka-i süflâ : alt tabaka; fakir ve sosyal statüsü düşük tabaka
tabakat-ı beşer : insan tabakaları, insan sınıfları
tabaka-yı havas : seçkinler tabakası, aydınlar sınıfı
tabaka-yı ulyâ : yüksek tabaka; zengin, aydın ve sosyal statüsü yüksek tabaka; zenginler, yöneticiler ve saire
tahabbüb : sevgi besleme, sevgi duyma
tahakküm : baskı, zorbalık
tahkir : aşağılama, hakaret etme, küçümseme
taife-i ağniya : zenginler sınıfı, topluluğu
taife-i fukara : fakirler sınıfı, yoksullar grubu
taltif : iyilik ve lütufta bulunmak
tekebbür : kibirlenme, büyüklenme
temellük : mülk edinme, mülke sahip olma
terahhüm : şefkat ve merhamet gösterme
terakkiyat : yükselmeler, ilerlemeler, gelişmeler
tevzi edilmek : dağıtılmak
velvele : gürültü, patırtı, şamata
vesail : vesileler; vasıta ve araçlar
zekât : İslâmiyete göre zengin olan bir yükümlünün, her yıl belirli mallardan belirli bir miktarını belirli kimselere (fakirlere ve saireye) vermesi
Yükleniyor...