Lügatler :
acip : acayip, şaşırtıcı, tuhaf
akis : yansıma
âlem-i turab : toprak âlemi
bîçare : çaresiz
esasat : kökler, başlangıçlar
eyne’s-serâ mine’s-Süreyya : “yer nerede, Ülker takım yıldızı nerede?” (iki şeyin birbirinden çok farklı ve birbirine zıt ve uzak olduğunu ifade etmek için söylenen bir deyim)
fikrî : düşünceye ait, düşünceyle ilgili
gayr : diğeri, başkası
hakikat : asıl, esas, gerçek
hâşâ : kesinlikle öyle değil
irca : döndürme, yönlendirme
istinsah etme : yazarak çoğaltma
izah etme : açıklama
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kalem-i sun-u İlâhî : Cenâb-ı Hakkın san'at kalemi
kelimat : kelimeler, sözler
kesif : katı, yoğun, saydam olmayan
keşfî : gaybî hususları, bilinmeyen hakikatleri keşfetmekle bilmek
kudret : Cenâb-ı Hakkın sonsuz güç ve iktidarı
lisân : dil
matbaa : tab edilen, basılan yer, basımevi, bir eserin basılıp çıktığı yer
mesele-i zevkiye : zevk ile (tadılıp yaşamakla) bilinen mesele
misleyn : birbirine benzeyen iki şey, birbirinin aynısı olan iki şey
mizan : ölçü, terazi
müzehher : çiçek açmış, çiçeklerle bezenmiş
nazar : bakma, görüş, fikir
nazar-ı fikir : fikrin gözü, düşünce bakışı
nuranî : nurlu, aydınlık, parlak
rüyet : görme, görüş
sırr-ı tenasül : çoğalmanın, üremenin sırrı, esprisi
sofiye : sofilik (sofi yolunun vahdetü’l-vücudu)
tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak
tazammun etmek : içermek, içine almak
telâkki etme : anlama, kabul etme
tenevvü etme : çeşitli olma, çeşitlenme
vahdetü’l-mevcud : “Yaratıcı, kâinatı oluşturan varlıkların toplamıdır. Allah da kâinat da birdir. Tek olan ilâh kâinatın bütünüdür” şeklinde kâinat hesabına Allah’ı inkâr eden materyalist felsefî düşünce sistemi
vahdetü’l-vücud : “Allah’ın varlığı o kadar mükemmeldir ki, diğer varlıklar Ona göre bir gölge gibidir ve ‘varlık’ adını almaya lâyık değiller” tarzında tasavvufî bir görüş
vahdet-ü’ş-şuhud : “Allah’tan başka birşeyin görülmemesi ve Allah’tan başka herşeyin unutkanlık perdesiyle örtülmesi” şeklinde tasavvufî bir görüş
zaifü’l-itikad : zayıf inançlı
zevkî : İlâhî tecelli ve hakikatlerin idrakiyle alınan mânevî haz ve zevk ile ilgili
zıddeyn : birbirine aksi olan iki şey, iki zıt şey
ekser : çoğunluk
elem : acı, keder
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hevesî : arzu ve isteklerle ilgili
ihrak etme : yakma
ihtiyar : tercih, seçim serbestliği
israf : savurganlık, ihtiyaç fazlası tüketim
lezzetperest : maddî mânevî zevk ve lezzet peşinde koşan, zevk ve lezzete düşkün
lisân : dil
mugaddîlik : gıdalı olma, besleyicilik
muhbir : haberci, haber veren
muzmer : gizli, saklı
müstetir : gizli, örtülü
nazar-ı dikkat : dikkatli bakış, bakma
nefisperest : nefsini aşırı seven, nefsin arzu ve isteklerine düşkün
sefih : akılsız, beyinsiz, ahmak, malını israf edip savuran
tahattur : hatırlama
taltif : ödüllendirmek, iyilik ve lütufta bulunmak
tâzip etmek : azap vermek
telâffuz etme : söyleme, ifade etme
telezzüz : lezzet alma; lüks hayat sürerek zevk içinde yaşama
tereffüh : lüks hayata düşkünlük; bol bol tüketerek refah bir hayat yaşama
zaika : tad alma duygusu, dil
zemherir : şiddetli ve yakıcı soğuk