Misleyn telâkki edilen zıddeyn

Zevkî olan sofiye vahdetü’l-vücudu, Allah hesabına kâinatı inkârdır.

Fikrî olan felsefe ve zaifü’l-itikadların lisânında olan vahdetü’l-vücud ise —hâşâ—kâinat hesabına Allah’ı inkârdır.

Biri vahdetü’ş-şuhud, diğeri vahdetü’l-mevcudu tazammun eder. Eyne’s-serâ mine’s-Süreyyâ.

Nazar mesele-i zevkiyede tasarruf etse bozar. Zevkî, keşfî olan emir, nazar-ı fikir mizanıyla tartılmaz; ona inse katılaşır, çirkinleşir.

Meselâ, toprak altında bir çekirdek; havada ondan çiçekli bir sümbül var. Âlem-i turabda nazar, çekirdeğe dikkat etse, ince esasatı görür. Hava âlemindeki müzehher sümbülü onlara irca ile izah edemez. Çekirdek içine sıkıştıramaz. İşte zevk burada bakar, nazar orada... Rüyet değişir. Bîçare hakikatler, kıymetsiz ellerde kıymetsiz olur.

Demişler: 1 سُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى لِشِدَّةِ ظُهُورِهِ

Ben de derim:

نَعَمْ وَسُبْحَانَ مَنِ اخْتَفٰى لِعَدَمِ ضِدِّهِ - وَلَوْلاَ الْجَنَّةُ وَالزَّمْهَرِيرُ لَمَا عَذَّبَتْ جَهَنَّمُ وَلاٰ اَحْرَقَتْ2

Cennet olmasa, Cehennem tâzip etmez. Zemherir olmasa, ihrak etmez.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusurdan münezzehtir o Zat ki, şiddet-i zuhurundan gizlenmiştir.
2 : Evet, adem-i zıttı olmadığından istitar etmiş olan Zât-ı Akdes her türlü noksandan münezzehtir. Cennet olmasa, Cehennem tâzip etmez. Zemherir olmasa, yakmaz.
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : acayip, şaşırtıcı, tuhaf
akis : yansıma
âlem-i turab : toprak âlemi
bîçare : çaresiz
esasat : kökler, başlangıçlar
eyne’s-serâ mine’s-Süreyya : “yer nerede, Ülker takım yıldızı nerede?” (iki şeyin birbirinden çok farklı ve birbirine zıt ve uzak olduğunu ifade etmek için söylenen bir deyim)
fikrî : düşünceye ait, düşünceyle ilgili
gayr : diğeri, başkası
hakikat : asıl, esas, gerçek
hâşâ : kesinlikle öyle değil
irca : döndürme, yönlendirme
istinsah etme : yazarak çoğaltma
izah etme : açıklama
kâinat : evren, bütün yaratılmışlar
kalem-i sun-u İlâhî : Cenâb-ı Hakkın san'at kalemi
kelimat : kelimeler, sözler
kesif : katı, yoğun, saydam olmayan
keşfî : gaybî hususları, bilinmeyen hakikatleri keşfetmekle bilmek
kudret : Cenâb-ı Hakkın sonsuz güç ve iktidarı
lisân : dil
matbaa : tab edilen, basılan yer, basımevi, bir eserin basılıp çıktığı yer
mesele-i zevkiye : zevk ile (tadılıp yaşamakla) bilinen mesele
misleyn : birbirine benzeyen iki şey, birbirinin aynısı olan iki şey
mizan : ölçü, terazi
müzehher : çiçek açmış, çiçeklerle bezenmiş
nazar : bakma, görüş, fikir
nazar-ı fikir : fikrin gözü, düşünce bakışı
nuranî : nurlu, aydınlık, parlak
rüyet : görme, görüş
sırr-ı tenasül : çoğalmanın, üremenin sırrı, esprisi
sofiye : sofilik (sofi yolunun vahdetü’l-vücudu)
tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak
tazammun etmek : içermek, içine almak
telâkki etme : anlama, kabul etme
tenevvü etme : çeşitli olma, çeşitlenme
vahdetü’l-mevcud : “Yaratıcı, kâinatı oluşturan varlıkların toplamıdır. Allah da kâinat da birdir. Tek olan ilâh kâinatın bütünüdür” şeklinde kâinat hesabına Allah’ı inkâr eden materyalist felsefî düşünce sistemi
vahdetü’l-vücud : “Allah’ın varlığı o kadar mükemmeldir ki, diğer varlıklar Ona göre bir gölge gibidir ve ‘varlık’ adını almaya lâyık değiller” tarzında tasavvufî bir görüş
vahdet-ü’ş-şuhud : “Allah’tan başka birşeyin görülmemesi ve Allah’tan başka herşeyin unutkanlık perdesiyle örtülmesi” şeklinde tasavvufî bir görüş
zaifü’l-itikad : zayıf inançlı
zevkî : İlâhî tecelli ve hakikatlerin idrakiyle alınan mânevî haz ve zevk ile ilgili
zıddeyn : birbirine aksi olan iki şey, iki zıt şey
ekser : çoğunluk
elem : acı, keder
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
hevesî : arzu ve isteklerle ilgili
ihrak etme : yakma
ihtiyar : tercih, seçim serbestliği
israf : savurganlık, ihtiyaç fazlası tüketim
lezzetperest : maddî mânevî zevk ve lezzet peşinde koşan, zevk ve lezzete düşkün
lisân : dil
mugaddîlik : gıdalı olma, besleyicilik
muhbir : haberci, haber veren
muzmer : gizli, saklı
müstetir : gizli, örtülü
nazar-ı dikkat : dikkatli bakış, bakma
nefisperest : nefsini aşırı seven, nefsin arzu ve isteklerine düşkün
sefih : akılsız, beyinsiz, ahmak, malını israf edip savuran
tahattur : hatırlama
taltif : ödüllendirmek, iyilik ve lütufta bulunmak
tâzip etmek : azap vermek
telâffuz etme : söyleme, ifade etme
telezzüz : lezzet alma; lüks hayat sürerek zevk içinde yaşama
tereffüh : lüks hayata düşkünlük; bol bol tüketerek refah bir hayat yaşama
zaika : tad alma duygusu, dil
zemherir : şiddetli ve yakıcı soğuk
Yükleniyor...