Ve 1 كَمَآ اٰمَنَ النَّاسُ lâfzıyla güzel bir misal, bir nümûne, bir örnek gösterilmiştir ki, onlara ittiba ederek ihlâslı bir imana gelsinler. 2 نَاسْ lâfzında iki nükte vardır ve o iki nükte, vicdanları emr-i mârufa icbar eden âmillerdendir.

Birincisi: نَاسْ ünvanı, herkesi cumhur-u nasa tâbi olmaya dâvet eder. Çünkü cumhura muhalefet öyle bir hatâdır ki, o hatâyı irtikâp etmek, kalbin, vicdanın şânından değildir.

İkincisi: كَمَآ اٰمَنَ النَّاسُ tabirinden anlaşılıyor ki, imanı olmayanın nâstan addedilmemesi lâzımdır. Ancak nâs tabiri mü’minlere mahsustur. Bu da, ya imanın hâsiyetiyle insaniyetin hakikati mü’minlere münhasırdır; veya imansız olanlar, insaniyetin mertebesinden sukut etmişlerdir.

﴾قَالُوا أَنُؤْمِنُ كَمَآ اٰمَنَ السُّفَهَآءُ﴿ Yani, “Bizler nasihatleri kabul etmiyoruz. Şu miskinlerin cemaatine nasıl gireceğiz? Bizim gibi ashab-ı câh ve mertebe, onlara kıyas edilemez.”

3 قَالُوا nefislerini tezkiye, mesleklerini terviç, nasihatten istiğna, mağrurane dâvâ şeklinde müdafaa etmelerine işarettir. İnkârî bir istifhamı ifade eden 4 أَنُؤْمِنُ kelimesi, onların cehalette gösterdikleri temerrüt ve inada işarettir. Sanki onlar istifham ile nasihat edene soruyorlar ki: “Mesleğimizi terk etmemize senin vicdanın razı olup insafın kabul eder mi?”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Diğer iman eden insanlar gibi.
2 : İnsanlar.
3 : Dediler ki.
4 : İnanacak mıyız?
Önceki Risale: 11-12. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 14-15. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

addedilme : sayılma
addetmek : saymak
âmil : neden, sebep
ashâb-ı câh ve mertebe : makam ve mevki sahipleri
cehalet : cahillik
cumhur : çoğunluk
cumhur-u nas : insanların çoğunluğu
dâvâ : iddia
emr-i bilmârufa icbar etme : iyiliği emretmeye mecbur kılma
hakikat : asıl, gerçek
hâsiyet : özellik, hususiyet
ihlâs : içtenlik, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
inkârî istifham : olmaz maksadıyla “olur mu?” tarzında sorulan soru
insaniyet : insanlık
irtikap etmek : yapmak, işlemek
istiğna : ihtiyaç duymama, kaçınma
ittiba etmek : tabi olmak, uymak
kıyas edilme : karşılaştırılma
lâfz : ifade, söz
mağrurâne : gururlu bir şekilde
mertebe : derece
miskin : küçük görülen zavallı, şiddetli ihtiyaç sahibi, fakirden daha fakir
muhalefet : karşıt olma, aykırılık
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
müdafaa : savunma
münhasır : bir şeye has, özel ve ait olan
nâs : insanlar
nasihat : öğüt
nefis : bir kimsenin kendisi; insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden duygu
nükte : ince ve derin mânâ
nümûne : örnek
sukut etmek : düşmek
şân : nâm, şeref
tâbi olma : uyma
tabir : ifade, açıklama
tervîç : revaç kazandırma, değerini artırma, yayma
tezkiye : temiz gösterme, temize çıkarma
Yükleniyor...