1 اَلسُّفَهَآءُ'deki elif ve lâm, hükmün malûmiyetine ve kemaline işarettir. Yani, onların sefaheti malûmdur. Ve sefahetin son sistemi onlardadır.

2 ﴾وَلٰكِنْ لاَيَعْلَمُونَ﴿ cümlesinde üç işaret vardır:

Birincisi: Hakbâtıldan, iman mesleğini nifak mesleğinden temyiz etmek, ancak ilim ve nazar ile olur. Fakat yaptıkları fitne ve fesatları zahir olduğu için, ednâ bir şuuru olan farkında olur. Buna binaen, Kur’ân-ı Kerim birinci âyeti وَلٰكِنْ لاَيَشْعُرُونَ ile zeyillendirmiştir.

İkincisi: 3 لاَيَعْلَمُونَ gibi, âyetlerin sonunda zikredilen 4 اَفَلاَ يَعْقِلُونَ - اَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ - اَفَلاَ تَتَذَكَّرُونَ gibi cümleleriyle, İslâmiyetin akıl, hikmet ve mantık üzerine müesses olduğuna işaret etmiştir ki, İslâmiyeti herbir akl-ı selimin kabul etmesi, İslâmiyetin şânındandır.

Üçüncüsü: Onlardan iraz etmek ve onlara itimat etmemek lâzımdır. Çünkü cehillerini bilmediklerinden, nasihatin onlara tesiri olmuyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Sefihler, malını ve hayat sermayesini sorumsuzca harcayanlar, beyinsizler.
2 : “Fakat farkında değildirler.” Bakara Sûresi, 2:12.
3 : Bilmezler.
4 : Akletmezler mi? Düşünmezler mi? Akıllarını kullanmazlar mı?
Önceki Risale: 11-12. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 14-15. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

akl-ı selim : sağlam, sağlıklı düşünen akıl
bâtıl : doğru olmayan, yalan, yanlış
binaen : -dayanarak
cehil : cahillik, bilgisizlik
ednâ : en ufak, en küçük
elif ve lâm (harf-i târif) : gr. Arapça’da isimlerin başına gelen ve böylece onu belirli ve bilinen hale getiren bir takı
fesat : bozgunculuk
fitne : ahlâkta ve toplum düzeninde azgınlık ve bozgunculuk; baştan çıkarma
hak : gerçek
hikmet : ilim, yüksek bilgi, fen
iraz etmek : yüz çevirmek, uzak durmak
itimat etmek : güvenmek
kemâl : kusursuzluk, mükemmellik
malûm : bilinen, belli
malûmiyet : bilinmişlik; belli ve bilinir olma
müesses : kurulu
nasihat : öğüt
nazar : dikkatlice bakma, delilleri inceleme
nifak : münafıklık, ikiyüzlülük
sefahet : zevk ve eğlenceye düşkün olma ve malını gereksiz yere harcama; beyinsizlik
şuur : bilinç, anlayış, idrak
temyiz etmek : ayırmak, ayırt etmek
zâhir : açık, aşikâr
zeyillendirmek : ek bir sözle sonlandırmak
Yükleniyor...