1 ﴾اٰمَنَّا﴿ Makamın iktizasıyla bu kelimenin tekitlerle müekked olarak zikredilmesi lâzım iken, tekitsiz zikri, kalblerinde tahrik edici bir şevkin ve bir aşkın bulunmamasıyla, sözlerini şiddetsiz ve tekitsiz, serseriyâne söylemiş olduklarına işarettir. Ve keza onların tekitleri adem hükmünde olup, mü’minleri inandıramadıklarına işarettir.
Ve keza اٰمَنَّا kelimesi ile nifaklarına örttükleri perde pek zayıf olduğundan tekit ve teşdit edildiği takdirde yırtılması ihtimali olduğuna işarettir. Çünkü tekit ve teşdit şüpheyi dâidir. Şüphe ise tahkikate bâistir. Tahkikat yapıldığı takdirde boyaları meydana çıkar. اٰمَنَّا’nın cümle-yi fiiliye ile zikri ise imanlarının sabit ve devamlı olduğuna mü’minlere inandırmak imkânını bulamadıklarına ve yalnız menfaatleri celb ve esrara muttali olmak maksadıyla mü’minlere müdahene ve tasannu yapmakla ihdas-ı iman ettiklerine işarettir.
2 ﴾وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَياَطِينِهِمْ قَالُوۤا اِنَّا مَعَكُمْ﴿ Evvelki âyetle bu âyetin birbirine olan atıfları, onların mesleksiz ve sebatsız olduklarına işarettir. اِذَا’nın ifade ettiği cezmiyet, itiyad ettikleri fesat ve ifsat iktizasıyla şeytanlarına gitmelerini zarurî bir vazife bildiklerine işarettir. 3 خَلَوْا tabiri, cinayetlerinden korktuklarından tesettür ve gizlenmek istediklerine işarettir.
اِلٰى kelimesinin خَلَوْا kelimesiyle daha uygun olan مَعَ kelimesine tercihan zikredilmesi, iki şey içindir: Birisi, acz ve zaafları yüzünden iltica etmeye mecbur olmalarıdır. İkincisi, fitne ve ifsat iktizasıyla mü’minlerin sırlarını kâfirlere îsal etmektir. Bu iki mânâyı 4 مَعَ ifade edemez.
Ve keza اٰمَنَّا kelimesi ile nifaklarına örttükleri perde pek zayıf olduğundan tekit ve teşdit edildiği takdirde yırtılması ihtimali olduğuna işarettir. Çünkü tekit ve teşdit şüpheyi dâidir. Şüphe ise tahkikate bâistir. Tahkikat yapıldığı takdirde boyaları meydana çıkar. اٰمَنَّا’nın cümle-yi fiiliye ile zikri ise imanlarının sabit ve devamlı olduğuna mü’minlere inandırmak imkânını bulamadıklarına ve yalnız menfaatleri celb ve esrara muttali olmak maksadıyla mü’minlere müdahene ve tasannu yapmakla ihdas-ı iman ettiklerine işarettir.
2 ﴾وَاِذَا خَلَوْا اِلٰى شَياَطِينِهِمْ قَالُوۤا اِنَّا مَعَكُمْ﴿ Evvelki âyetle bu âyetin birbirine olan atıfları, onların mesleksiz ve sebatsız olduklarına işarettir. اِذَا’nın ifade ettiği cezmiyet, itiyad ettikleri fesat ve ifsat iktizasıyla şeytanlarına gitmelerini zarurî bir vazife bildiklerine işarettir. 3 خَلَوْا tabiri, cinayetlerinden korktuklarından tesettür ve gizlenmek istediklerine işarettir.
اِلٰى kelimesinin خَلَوْا kelimesiyle daha uygun olan مَعَ kelimesine tercihan zikredilmesi, iki şey içindir: Birisi, acz ve zaafları yüzünden iltica etmeye mecbur olmalarıdır. İkincisi, fitne ve ifsat iktizasıyla mü’minlerin sırlarını kâfirlere îsal etmektir. Bu iki mânâyı 4 مَعَ ifade edemez.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : İman ettik
2 : “Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ‘Biz sizinle beraberiz’ derler.” Bakara Sûresi, 2:14.
3 : Başbaşa kaldılar.
4 : …inle beraber, birlikte.
2 : “Şeytanlarıyla başbaşa kaldıklarında ‘Biz sizinle beraberiz’ derler.” Bakara Sûresi, 2:14.
3 : Başbaşa kaldılar.
4 : …inle beraber, birlikte.
Önceki Risale: 13. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 16. âyetin tefsiri