Ve keza 1 مَسَّ kelimesi, azabın şedit olmadığına işarettir. Ve keza, teb’îzi ifade eden مِنْ ve şiddeti gösteren 2 نَكَالْ kelimesine bedel, hiffeti îma eden 3 عَذَابٌ kelimesi ve 4 رَبِّ kelimesinden îma edilen şefkat, hepsi de azabın kıllet ve ehemmiyetsizliğine işaret etmekle şu şiiri, lisan-ı hâlleriyle temessül ediyorlar.

عِبَارَاتُنَا شَتَّى وَحُسْنُكَ وَاحِدٌ - وَكُلٌّ اِلٰى ذَاكَ الْجَمَالِ يُشِيرُ
Yani, “İbarelerimiz ayrı ayrı ise de, hüsnün birdir. Hepsi de o hüsne işaret ediyorlar.”

İkinci misal: 5 الۤمۤ - ذٰلِكَ الْكِتَابُ لاَرَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ olan âyet-i kerimedir. Bu âyette maksad-ı esas, Kur’ân’ın yüksekliğini göstermektir. Ve bu maksadı takviye eden 6 لاَرَيْبَ فِيهِ 9 اَلْكِتَابُ 8 ذٰلِكَ 7 الۤمۤ kayıtlarıdır. Evet, bu kayıtlar, istinad ettikleri pek ince ve gizli delillerine işaret etmekle beraber, o maksadın takviyesine koşuyorlar. Ezcümle, الۤمۤ kasem olduğu cihetle, Kur’ân’ın azametine ve altında müstetir, gizli o mezkûr letaif cihetiyle de dâvânın ispatına işaret eder. Ve keza, ذٰلِكَ zat ile sıfatı gösteren bir işaret olması itibarıyla hem Kur’ân’ın azametine, hem azameti ispat eden sıfât-ı kemâliyeye işaret eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Hafifçe dokunma, temas etme.
2 : Ağır azap, ağır ceza.
3 : Azap.
4 : Her bir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye eden; tedbir, tasarruf ve egemenliği altında bulunduran Allah.
5 : “Elif, Lâm, Mîm. İşte bu kitapta hiç şüpheye yer yoktur; takvâ sahipleri için bir hidâyet kaynağıdır.” Bakara Sûresi, 2:1,2.
6 : “Elif, Lâm, Mîm.” Bakara Sûresi, 2:1.
7 : “Bu (kitap).” Bakara Sûresi, 2:2.
8 : “(Bu kitap) Kurân-ı Kerim.” Bakara Sûresi, 2:2.
9 : “Onda hiç şüpheye yer yoktur.” Bakara Sûresi, 2:2.
Önceki Risale: 1. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 3. âyetin Tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyet-i kerime : şerefli âyet, Kur’ân’ın her bir cümlesi
azamet : büyüklük, yücelik
cihet : yön, taraf
dâvâ : iddia
delil : işaret, alâmet; kendisine doğru belirli bir bakış açısıyla bakıldığında istenilen hedefe ulaştıran şey
ezcümle : bu cümleden, meselâ
hiffet : hafiflik, azlık
hüsn : güzellik
ibare : ifade, söz
îma : gizli ve ince bir mânâyı işaret etme, gösterme
istinad etmek : dayanmak
kasem : yemin
keza : böylece, bunun gibi
letaif : incelikler
lisan-ı hâl : hâl dili
maksad-ı esas : temel maksad, hedef
mezkûr : zikredilen, sözü edilen
misal : örnek
müstetir : gizli, örtülü
şedit : şiddetli
şefkat : acıma, merhamet
takviye : güçlendirme, kuvvetlendirme
teb’îz : bütünü parçalamak, bölmek, kısımlara ayırmak; bütünden bir parça, bir kısım
temessül etme : görünme, belirme
مِنْ : (Ar. gr.) biraz, bir kısım, …den, ...dan gibi mânâlara gelen cer harfi
Yükleniyor...