ÜÇÜNCÜ MESELE

O zâtın (a.s.m.) sıdk-ı nübüvvetini yazıp tasdik eden birkaç sahife vardır. Şimdi o sahifeleri okuyacağız.

Birinci sahife: O Hazretin zâtıdır. Fakat bu sahifeyi mütalâadan evvel, dört nükteye dikkat lâzımdır.

Birinci nükte: لَيْسَ الْكُحْلُ كَالتَّكَحُّلِ Yani, fıtrî karagözlülük, sun’î (yapma) karagözlülük gibi değildir. Yani, yapma ve sun’î olan birşey ne kadar güzel ve ne kadar kâmil olursa olsun, fıtrî ve tabiî olan şeylerin mertebesine yetişemez ve onun yerine kaim olamaz. Herhalde sun’îliğin yanlışlıkları, onun ahvalinden, etvârından belli olacaktır.

İkinci nükte: Ahlâk-ı âliyeyi ve yüksek huyları hakikate yapıştıran ve o ahlâkı daima yaşattıran, ciddiyet ile sıdktır. Eğer sıdk kalkıp araya kizb girerse, rüzgârlara oyuncak olan yapraklar gibi, o adam da insanlara oyuncak olur.

Üçüncü nükte: Mütenâsip olan eşya arasında meyil ve cezbe vardır. Yani, birbirine temayül ederler ve yekdiğerini celb ederler, aralarında ittihad olur. Fakat birbirine zıt olan eşyanın aralarında nefret vardır, çekememezlik olur.

Dördüncü nükte: Cemaatte olan kuvvet fertte yoktur. Meselâ, çok iplerin heyet-i mecmuasının teşkil ettiği urgandaki kuvvet, ipler birbirinden ayrı olduğu zaman bulunmaz.

Bu nükteler göz önüne getirilmekle o Hazretin sahifesi okunmalıdır. Evet, o Zâtın bütün âsârı, sîretleri, tarihçe-i hayatı ve sair ahvâli, onun pek büyük, azîm ve ahlâk sahibi olduğuna şehadet ediyorlar. Hattâ düşmanları bile onun ahlâkça pek yüksekliğinden dolayı kendisini “Muhammedü’l-Emîn” ile lâkaplandırmışlardır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 21-22. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 25. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahlâk-ı âliye : yüksek, üstün ahlâk
ahval : haller, durumlar
âsâr : eserler; bir şeyden ortaya çıkan neticeler, haller
azîm : büyük
celb etme : çekme
cemaat : topluluk, grup
cezbe : çekme, çekicilik
etvâr : tavırlar, davranışlar
fıtrî : doğal, yaratılıştan gelen
hakikat : gerçek, doğru
hakkaniyet : doğruluk ve gerçekçilik
harekât : hareketler, davranışlar
hazret : saygıdeğer; hürmet ve saygı maksadıyla kullanılan bir ifade
heyet-i mecmua : bir topluluğu oluşturan bireylerin tamamı
ihtar : hatırlatma, uyarı
ittihad : birlik
kaim olma : bir şeyin yerine geçme, konma
kâmil : olgun, mükemmelliğe ulaşmış, eksiksiz
kavaid : kurallar, prensipler
kizb : yalan
mazhar-ı kabul : kabul görme, kabul edilme
meyil : eğilim, arzu, istek
Muhammedü’l-Emîn : “güvenilir Muhammed” mânâsında Peygamberimize (a.s.m.) verilen bir ünvan
muttasıl : yapışık, bitişik
mütalâa : dikkatlice okuma, inceleme
mütenasip : birbirine uygun
nükte : ince ve derin mânâ
sair : diğer, başka
sıdk : doğruluk
sıdk-ı nübüvvet : peygamberliğin doğruluğu
sîret : ahlâk, karakter
sun’î : yapma, yapmacık
şehadet etmek : şahidlik, tanıklık etmek
tabiî : doğal
tarihçe-i hayat : hayat hikâyesi
tasdik : doğrulama, onaylama
temayül : birbirine eğilim gösterme, ilgi ve istek duyma
teşkil etme : oluşturma, meydana getirme
urgan : kalın ip
yekdiğer : birbirine, herbiri diğerine
Yükleniyor...