Birisi: “Ben tok olayım da, başkası açlığından ölürse ölsün, bana ne!”

İkincisi: “Sen zahmetler içinde boğul ki, ben nimetler ve lezzetler içinde rahat edeyim.”

Âlem-i insaniyeti zelzelelere maruz bırakmakla yıkılmaya yaklaştıran birinci kelimeyi sildiren ancak zekâttır. Nev-i beşeri umumî felâketlere sürükleyen ve bolşevikliğe sevk edip terakkiyatı, asayişi mahveden ikinci kelimeyi kökünden kesip atan, hurmet-i ribadır.

Arkadaş! Heyet-i içtimaiyenin hayatını koruyan intizamın en büyük şartı, insanların tabakaları arasında boşluk kalmamasıdır. Havas kısmı avamdan, zengin kısmı fukaradan hatt-ı muvasalayı kesecek derecede uzaklaşmamaları lâzımdır. Bu tabakalar arasında muvasalayı temin eden zekât ve muavenettir. Halbuki vücub-u zekât ile hurmet-i ribaya müraat etmediklerinden, tabakalar arası gittikçe gerginleşir, hatt-ı muvasala kesilir, sıla-i rahim kalmaz. Bu yüzdendir ki, aşağı tabakadan yukarı tabakaya ihtiram, itaat, muhabbet yerine ihtilâl sadâları, haset bağırtıları, kin ve nefret vâveylâları yükselir. Kezalik, yüksek tabakadan aşağı tabakaya merhamet, ihsan, taltif yerine zulüm ateşleri, tahakkümler, şimşek gibi tahkirler yağıyor.

Maalesef, tabaka-i havastaki meziyetler, tevazu ve terahhuma sebep iken, tekebbür ve gurura bâis oluyor. Tabaka-i fukaradaki acz ve fakirlik, ihsan ve merhameti mucip iken, esaret ve sefaleti intaç ediyor. Eğer bu söylediklerime bir şahit istersen âlem-i medeniyete bak, istediğin kadar şahitler mevcuttur. Hülâsa, tabakalar arasında musalâhanın temini ve münasebetin tesisi, ancak ve ancak erkân-ı İslâmiyeden olan zekât ve zekâtın yavruları olan sadaka ve teberruatın heyet-i içtimaiyece yüksek bir düstur ittihaz edilmesiyle olur.
Önceki Risale: 2. âyetin Tefsiri / Sonraki Risale: 4. âyetin Tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : çaresizlik, zayıflık
âlem-i insaniyet : insanlık dünyası
âlem-i medeniyet : medeniyet dünyası
avam : sıradan halk; fakirler, ilim sahibi olmayan sıradan halk
bâis : sebep, neden
erkân-ı İslâmiye : İslâmın şartları, esasları
esaret : esirlik
fukara : fakirler
haset : kıskançlık
hatt-ı muvasala : iletişim hattı, iki şey arasındaki bağ
havas : seçkinler sınıfı; zenginler ve aydınlar
heyet-i içtimaiye : sosyal yapı
hurmet-i riba : faizin haram olması, yasaklanması
hülâsa : özetle, kısaca
ihsan : iyilik, bağış, yardım
ihtilâl : karışıklık, isyan ve ayaklanma, devrim
ihtiram : saygı
intaç etmek : netice vermek, doğurmak
intizam : disiplin, düzen
itaat : saygı duymak
ittihaz edilme : edinme, kabul edilme
kezalik : böylece, bunun gibi
maalesef : üzülerek, üzüntüyle beraber
maruz bırakmak : karşı karşıya bırakmak
merhamet : acıma, şefkat
muavenet : yardımlaşma
mûcip : gerektiren
muhabbet : sevgi
musalâha : barışma, barıştırma
muvasala : iletişim, irtibat
müraat etme : riayet etme, uygun hareket etme
nev-i beşer : insanlık, insan
sadâ : ses
sadaka : Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım
sefalet : perişanlık, yoksulluk
sevk etme : sürükleme
sıla-i rahim : akrabalık bağı; akrabayla ilişkiyi sürdürme, alâkayı devam ettirme
şahit : delil, tanık
tabaka-i fukara : fakirler sınıfı
tabaka-i havas : zenginler sınıfı
tahakküm : baskı ve zorbalık
tahkir : aşağılama, hakaret etme
taltif : iyilik ve güzellikle muamele etmek
teberruat : bağışlar
tekebbür : büyüklenme, gururlanma
temin etme : sağlama, güvence altına alma
terahhum : acıma, merhamet etme
terakkiyat : yükselme, ilerleme
tevazu : alçak gönüllülük
umumî : umuma ait, genel
vaveylâ : feryat, çığlık
vücub-u zekât : zekâtın farz olması
zelzele : sarsıntı
zulüm : haksızlık, eziyet, işkence
Yükleniyor...