Hülâsa: Ruhanîlerden bir ferdin bir zamanda vücudu tahakkuk etse, bu nev’in vücudu tahakkuk eder. Nev’in vücudu tahakkuk etse, herhalde Şeriatın beyan ettiği gibi olacaktır.
Bu âyetin, sâbık âyetle dört vecihle irtibatı vardır.
Birinci vecih: Bu âyetler, beşere verilen büyük nîmetleri tâdad ediyor. Birinci âyetle en büyük nimete işaret edilmiştir ki; beşer, hilkatın neticesidir ve arzın müştemilâtı ona teshir edilmiştir, istediği gibi tasarruf eder. Bu âyet ile de, beşerin arza hâkim ve halife kılınmış olduğuna işaret edilmiştir.
İkinci vecih: 1
Üçüncü vecih: Evvelki âyetle, canlı mahlûkatın meskenleri olan arz ve semavata işaret edilmiştir. Bu âyetle de, o meskenlerin sâkinleri olan beşer ve melâikeye işaret edilmiştir. Ve keza o âyet hilkatin silsilesine, bu âyet ise zevi’l-ervahın silsilesine işaret etmişlerdir.
Dördüncü vecih: Evvelki âyette hilkatten maksat beşer olduğu ve Hâlıkın yanında beşerin bir mevki sahibi bulunduğu tasrih edildiğinde sâmiin zihnine geldi ki: “Bu kadar fesat, şürur ve kötülüğü yapan beşere bu kadar kıymet neden verildi? Cenâb-ı Hakka ibadet ve takdis için şu fesatçı beşerin vücuduna hikmetin iktizası ve rızası var mıdır?” Sâmiin bu vesvesesini def için şöyle bir işarette bulundu ki; Beşerin o şürur ve fesatları, onda vedia bırakılan sırra mukabele edemez, affolur. Ve Cenâb-ı Hak onun ibadetine muhtaç değildir. Ancak, Allâmü’l-Guyûbun ilmindeki bir hikmet içindir.
Bu âyetin, sâbık âyetle dört vecihle irtibatı vardır.
Birinci vecih: Bu âyetler, beşere verilen büyük nîmetleri tâdad ediyor. Birinci âyetle en büyük nimete işaret edilmiştir ki; beşer, hilkatın neticesidir ve arzın müştemilâtı ona teshir edilmiştir, istediği gibi tasarruf eder. Bu âyet ile de, beşerin arza hâkim ve halife kılınmış olduğuna işaret edilmiştir.
İkinci vecih: 1
Üçüncü vecih: Evvelki âyetle, canlı mahlûkatın meskenleri olan arz ve semavata işaret edilmiştir. Bu âyetle de, o meskenlerin sâkinleri olan beşer ve melâikeye işaret edilmiştir. Ve keza o âyet hilkatin silsilesine, bu âyet ise zevi’l-ervahın silsilesine işaret etmişlerdir.
Dördüncü vecih: Evvelki âyette hilkatten maksat beşer olduğu ve Hâlıkın yanında beşerin bir mevki sahibi bulunduğu tasrih edildiğinde sâmiin zihnine geldi ki: “Bu kadar fesat, şürur ve kötülüğü yapan beşere bu kadar kıymet neden verildi? Cenâb-ı Hakka ibadet ve takdis için şu fesatçı beşerin vücuduna hikmetin iktizası ve rızası var mıdır?” Sâmiin bu vesvesesini def için şöyle bir işarette bulundu ki; Beşerin o şürur ve fesatları, onda vedia bırakılan sırra mukabele edemez, affolur. Ve Cenâb-ı Hak onun ibadetine muhtaç değildir. Ancak, Allâmü’l-Guyûbun ilmindeki bir hikmet içindir.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Arapça İşârâtü’l-İ’câz’da burada tay edilen vecih: “İkinci Vecih: Evvelki âyet, arzdaki herşeyin zimâmı beşerin eline verildiği belirtilmiştir. Bu âyet de onun beyânı, tafsili ve izâhı olduğu gibi, tahkiki, bürhanı ve tekididir.”
Önceki Risale: 29. âyetin tefsiri / Sonraki Risale: 31-33. âyetin tefsiri



