7. 1 لَوْلاَ اَنْ رَاٰ بُرْهَانَ رَبِّهِ âyet-i kerimesinin -bir kavle göre- işaret ettiği gibi, Hazret-i Yusuf’un (a.s.), Kenan’da bulunan babasının timsâlini görür görmez Züleyha’dan geri çekilmesi ve kervanları Mısır’dan avdet ettiğinde Hazret-i Yakub’un 2 اِنِّى َلاَجِدُ رِيحَ يُوسُفَ yani, “Ben Yusuf’un kokusunu alıyorum” demesi ve bir ifritin Hazret-i Süleyman’a “Gözünü açıp yummazdan evvel Belkıs’ın tahtını getiririm” demesine işaret eden 3 أَنَا اٰتِيكَ بِهِ قَبْلَ اَنْ يَرْتَدَّ اِلَيْكَ طَرْفُكَ âyet-i kerimesi, pek uzak mesafelerden celb-i savt, suret vesaire gibi beşerin keşfettiği veya edeceği icâdâta nümûne ve me’hazdırlar.

8. “Hazret-i Süleyman’a kuş dilini öğrettik” mânâsında
4 عُلِّمْنَا مَنْطِقَ الطَّيْرِ olan âyet-i kerime, beşerin keşfiyatından radyo, papağan, güvercin gibi âlât ve hayvanların konuşmalarına ve mühim işlerde kullanılmasına me’hazdır. Ve hâkezâ, beşerin henüz keşfedemediği çok mu’cizeler vardır; istikbalde yavaş yavaş keşfine muvaffak olur. Bu âyetin nazmında dahi emsâli gibi üç vecih vardır.

Birinci vecih: Evvelki âyetle irtibatıdır. Şöyle ki:

1. İnsanın hilkati hakkında melâikenin itirazlarına, evvelki âyette umumî, fehmi kolay, ikna edici bir cevap verilmiştir. Bu âyetle, avam ve havassı ikna eden tafsilâtlı bir cevap verilmiştir.

2. Evvelki âyette, beşerin hilâfet meselesi tasrih edilmiştir. Bu âyette ise, nev-i beşerin melâikeye karşı gösterdiği mu’cize ile, dâvâ-yı hilâfeti ispat edilmiştir.

3. Evvelki âyette, beşerin melâikeye tereccuh etmesine işaret edilmiştir. Bu âyette, tereccuhunun illetine işaret edilmiştir.

4. Beşerin arzda hilâfet-i kübrâya mazhar olmasına evvelki âyetle delâlet edilmiştir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Eğer Rabbinin delilini görmeseydi.” Yûsuf Sûresi, 12:24.
2 : Yûsuf Sûresi, 12:94.
3 : “Sen daha gözünü açıp kapamadan ben onu sana getiririm.” Neml Sûresi, 27:40.
4 : “Bize kuşların dili öğretildi.” Neml Sûresi, 27:16.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: 30. âyetin tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlât : aletler
arz : yeryüzü, dünya
avam : tahsil görmemiş sıradan halk
avdet : dönüş, dönme
Belkıs :
beşer : insanlık
celb-i savt ve sûret : sesleri ve resimleri bir yerden bir yere çekme, nakletme
dâvâ-yı hilâfet : halifelik iddiası
emsal : benzerler, örnekler
fehm : anlama ve kavrama
hâkezâ : böylece, bunun gibi
havas : ilim sahibi âlimler, aydınlar sınıfı
hilâfet : halifelik
hilâfet-i kübrâ : en büyük halifelik
hilkat : yaratılış
icâdât : buluşlar, keşifler
ifrit : korkunç ve zararlı cin
illet : asıl sebep
istikbal : gelecek
Kenan :
kervan : yolculuk kafilesi
keşfiyat : keşifler; icatlar, buluşlar
mazhar : ayna; nail olma
me’haz : kaynak
melâike : melekler
Mısır :
mu’cize : Allah’ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını aciz ve hayrette bırakan olağanüstü şey
muvaffak olma : başarılı olma, erişme
nazm : diziliş, tertip ve vezin
nev-i beşer : insan türü, insanlık
nümûne : örnek
tafsilâtlı : ayrıntılı
tasrih : açık şekilde bildirme
tereccuh etme : üstün gelme, ağır basma
timsal : görüntü; akis
umumî : genel, herkese ait
vecih : şekil, tarz, yön, yüz
vesaire : ve diğer
Yükleniyor...