DÖRDÜNCÜ ME’HAZ: Ulviyeti ifade eden عَلٰى kelimesidir.

Arkadaş! Eşya ve şeyler arasında öyle münasebetler vardır ki, onları âyine gibi yapıyor. Herbirisi, ötekisini gösteriyor. Birisine bakıldığı zaman, ötekisi görünür. Meselâ bir parça cam büyük bir sahrayı gösterdiği gibi, bazan olur ki, bir kelime, uzun ve hayalî bir macerayı sana gösterir. Bir kelime, pek acip bir vukuatı senin gözünün önüne getirir, temessül ettirir. Yahut bir kelâm, zihnini alır; misalî âlem-i misallere kadar götürür, gezdirir.

Meselâ, 1 بَارَزَ kelimesi muharebe meydanını, 2 ثَمَرَةَ kelimesi büyük bir meyve bahçesini insanın fikrine getirir. Buna binaen, buradaki عَلٰى kelimesi, temsilî bir üslûba pencere açar, gösterir kastıyla zikredilmiştir. Şöyle ki: Sanki hidayet-i İlâhî, bir burak olup mü’minlere gönderilmiştir. Mü’minler tarik-i müstakimde ona binerek arş-ı kemalâta yürürler.

BEŞİNCİ ME’HAZ: 3 هُدًى’deki tenkirdir. Bir nekre, marife olarak mükerreren zikredilirse, o mârife, o nekrenin aynı olur. Fakat o nekre, nekre olarak zikredildiği takdirde, alelekser birbirinin aynı olamaz. Bu kaideye göre, nekre olarak tekerrür eden هُدًى evvelki هُدًى’nin aynı değildir. Ancak, evvelki هُدًى masdardır; ikincisi hâsıl-ı bilmasdardır ve birincisinin semeresi hükmünde mahsus ve sâbit bir sıfattır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Silâhlı mücadele yaptı, savaştı.
2 : Bir meyve.
3 : Bir hidâyet.
Önceki Risale: 4. âyetin Tefsiri / Sonraki Risale: 6. âyetin Tefsiri
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alelekser : çoğunlukla
âlem-i misal : görüntü âlemi; bütün varlıkların ve olayların görüntülerinin yansıdığı madde ötesi âlem
arş-ı kemâlât : mükemmelliklerin, faziletlerin arşı, zirvesi
burak : binek
cebir hissedilme : Cebriye mezhebinin yorumununun görülmesi
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cüz-i ihtiyar : Allah tarafından insana verilen çok az irade serbestliği
hakikatte : gerçekte
hâsıl-ı bilmasdar : mastarın sonucu, somut ürünü; meselâ, “katl=öldürmek” masdardır, “mevt=ölüm” hâsıl ı bilmasdardır
hidayet : doğru ve hak yola eriştirme; İslâmiyet
hidayet-i İlâhî : Allah’ın hak ve doğru yolu göstermesi, sevketmesi
kelâm : söz, ifade
mahsus : özel
marife : gr. başına, belirlilik işareti olan “el” takısını almış isim
masdar : gr. şahıs ve zaman göstermeyen, ancak olumlu veya olumsuz bir fiil ve oluşa delâlet eden kelimedir ve bütün iş türevler kendinden doğar; kaynak kelime
me’haz : kaynak
misalî : görüntüye dayalı
muharebe : savaş, harp
mükerreren : tekrar tekrar
nekre : gr. başına belirlilik işareti olan “el” takısını almamış, belirsiz isim
sâbit : değişmez, yerleşik
sahra : çöl, geniş alan
semere : netice, sonuç
tarik-i müstakim : istikametli, dosdoğru yol
tekerrür etme : tekrarlanma
temessül ettirme : yansıtarak gösterme
temsilî : analojik, kıyaslamalı benzetme şeklinde
tenkir : gr. belirsiz kılma; bir kelimeyi nekre yapıp mânâyı kapalı, belirsiz yapma
vukuat : olaylar
Yükleniyor...