HÂLIK'IN HUKUKUYLA MAHLÛKATIN HUKUKUNU EN MÜKEMMEL SURETTE ANCAK MÜSLÜMANLIK TARİF ETMİŞTİR!

Kur’ân’ın telkin ve Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) tebliğ ettiği esâsâttan mükemmel bir ahlâk mecellesi vücut bulur. Esasat-ı Kur’âniyenin muhtelif memleketlerde insanlığa ettiği iyiliği ve ettikten sonra da Allah’a takarrub etmek isteyen insanları Cenab-ı Hakka raptettiğini inkâr etmek mümkün değildir.

Hâlıkın hukuku ile mahlûkun hukuku, ancak Müslümanlık tarafından mükemmel bir surette tarif olunmuştur. Bunu yalnız Müslümanlar değil, Hıristiyanlar da, Mûseviler de itiraf ediyorlar.
Marmaduke Pickthall1

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Marmaduke Muhammed Pickthall, "Islam and Modernism", Islamic Review and Muslim India, 1918, sayı:1, s.9
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Bakara Sûresi / Sonraki Risale: Bir Müdafaa (Takriz)
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhenk : uygunluk
câmi : toplayan, içine alan
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
esâsât : esaslar, temel prensipler
esasat-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın esasları, temel kuralları
fazilet : değer, erdem, üstünlük
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
Hâlıkın hukuku : hukukullah, Yaratıcının hukuku
hukukullah : Allah’a ait haklar, kamu hakları; belirlenmesinde mükellefin müdahele, irade ve tercihinin söz konusu olmadığı, ibadet ve ceza gibi yalnız şahısla ilgili olmayan toplumun yararının gözetildiği haklar; namaz, oruç, zekât, içki, zina kumar gibi emir ve yasaklara uyma
hürmet : saygı
kavanin-i tabiiye : Allah’ın kâinata koyduğu tabiat kanunları, kâinattaki kanunlar
keşfiyat : keşifler, buluşlar, icatlar
mahlukât : yaratıklar, yaratılanlar
mahlûkatın hukuku : hukuk-u ibâd; kul hakları; kişisel haklar
mecelle : kitap, dergi
mesai : çalışma, gayret, çaba
mesâil : meseleler, problemler
muhtelif : çeşitli, farklı
muhtevî : ihtiva eden, içine alan
mukabil : karşılık
münasebât : münasebetler, ilişkiler
raptetmek : bağlamak
rezilet : alçaklık, rezillik
sarf etme : harcama
sarih : açık, net
suret : biçim, şekil
şâyân : lâyık
şer : kötü, çirkin
taarruz etme : çatışma, çelişme
takarrub : yaklaşma
talim : öğretme
tebliğ : bildirme, ulaştırma
telif : iki şeyin arasını bulma, bağdaştırma, uyumlu hale getirme
telkin : fikrini kabul ettirme, aşılama
vücut bulma : meydana gelme, oluşma
Yükleniyor...