RESUL-İ EKREM (A.S.M) İDRAK VE ŞUUR TİMSÂLİDİR!

Profesör Edward Monte, “Hıristiyanlığın İntişarı ve Hasmı Olan Müslümanlar” ünvanlı eserinin 17 ve 18’inci sayfalarında diyor ki:

Rasyonalizm, yani “akliye” kelimesinin müfadını ve tarihî ehemmiyetini tevsi edebilirsek, Müslümanlığın aklî bir din olduğunu söyleyebiliriz. Akıl ve mantık mısdâkıyla akaid-i diniyeyi muhakeme eden mektep, rasyonalizm kelimesinin, İslâmiyete tamamıyla mutabık olduğunu teslim etmekte tereddüt etmez.

Resul-i Ekrem şuur ve idrak timsâli olduğu, dimağının iman ışıkları ve kâmil bir yakîn ile pür-nur olduğu muhakkaktır. Resul-i Ekrem, muasırlarını aynı heyecanla alevlemiş, bu sıfatlarla teçhiz etmiştir. Hazret-i Muhammed (a.s.m.), başarmak istediği ıslahatı, İlâhî bir vahiy olarak takdim etmiştir. Bu, İlâhî bir vahiydir. Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) dini ise, akıl kaidelerinin ilhamlarına tamamıyla muvafıktır.

Ehl-i İslâma göre İslâmiyetin esas akaidi, şu suretle hülâsa olunabilir:

Allah birdir; Muhammed (a.s.m.) Onun Peygamberidir. Filhakika, İslâmiyetin esaslarını sükûnetle ve derin bir teemmülle tetkik ettiğimiz zaman, bunların, Allah’ın birliğine ve Muhammed’in (a.s.m.) risaletine, sonra haşir ve neşre ve itikada müntehi olduklarını görürüz. Bizzat dinin esasları tanınan bu iki akide, bütün dindar insanlarca akıl ve mantığa müstenid telâkki olunmakta ve bunlar Kur’ân’ın akidelerinin hülâsası bulunmaktadır.

Kur’ân’ın ifadesindeki sadelik ve berraklık, Müslümanlığın intişar ve i’tilâsını bilâ-tevakkuf temâdi ettiren sâik kuvvet olmuştur. Resul-ü İslâm tarafından tebliğ olunan mukaddes talimatın cihanşümul terakkisine rağmen, Müslümanların ilham kaynağı ve en kuvvetli ilticagâhı Kur’ân olmuştur. En takdiskâr ve kanaat-bahş bir lisanla, başka bir kitab-ı münzelin tefevvuk edemeyeceği bir ifade ile takrir eden kitap, Kur’ân’dır. Bu kadar mükemmel ve esrarengiz, her insanın tetkikine bu kadar açık olan bir din, muhakkak, insanları kendisine meclûb eden i’câzkâr kudreti hâizdir. Müslümanlığın bu kudreti hâiz olduğunda şüphe yoktur.
Edward Monte1

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Edouard Montet, La Propagande Chrétienne Et Ses Adversaires Musulmans, s.17-18
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Bakara Sûresi / Sonraki Risale: Bir Müdafaa (Takriz)
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

akide : inanç
bilâ-tevakkuf : duraksamadan, durmaksızın
cihanşümul : dünya çapında, evrensel
esrarengiz : sırlı, gizemli
haiz : sahip olma
hülâsa : öz, özet
i’cazkâr : mu’cizeli, benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan
i’tilâ : yükselme, yücelme
ilham : Allah tarafından insanın kalbine indirilen mânâ
ilticâgâh : sığınak
intişar : yayılma
kanaat-bahş : kanaat verici, tatmin eden, doyurucu
kitab-ı münzel : indirilen, indirilmiş kitap
kudret : güç ve iktidar
lisan : dil
meclûb etme : celb etme, çekme
mukaddes : her türlü çirkinlikten ve eksiklikten arınmış, kutsal
müstenid : dayanan
Resul-ü İslâm : İslâm Peygamberi
sâik : sevk edici sebep, neden
takdîskâr : takdis eden, mukaddes ve kusurlardan uzak olduğunu ifade eden
takrir : ifade etme, bildirme
talimat : bildiriler, emirler
tebliğ : bildirme, ulaştırma
tefevvuk : üstün gelme
telâkki : anlama, kabul etme
temâdi : devamlı
terakki : ilerleme
tetkik : inceleme, araştırma
akaid : inanç sistemi; dinin inanılması gereken inançları ve yapılması gereken ibadetlerin tümü
akaid-i diniye : dinî inançlar ve ibadetler
akide : inanç
aklî : akılla ilgili, akla uygun
bizzat : kendisi
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
dimağ : akıl, beyin
ehl-i İslâm : İslâma tabi olan, Müslümanlar
filhakika : gerçekten, doğrusu
hakiki : gerçek
hakperestlik : doğruluk, gerçekçilik
hasm : rakip
haşir ve neşr : öldükten sonra âhiret âleminde tekrar diriltilip Allah’ın huzurunda toplanma ve sonra tekrar dağılma
hülâsa olunma : özetlenme
ıslahat : iyileştirme, düzeltme
idrâk : anlayış, kavrayış
İlâhî : Allah tarafından olan
ilham : Allah tarafından kalbe atılan mânâlar
intişar : yayılma
itaat : emre uyma, boyun eğme
itikad : inanç
itimad : güvenme
kaide : düstur, prensip
kâmil : olgun, mükemmelliğe ulaşmış
mektep : ekol, akım
mısdâk : doğrulayıcı delil, ölçüt, kriter
muasır : çağdaş
muhakeme : değerlendirme, yargılama
muhakkak : gerçekliği kesin olarak bilinen
mutabık : uygun
muvafık : lâyık, uygun
mü’min : iman eden, Allah’a ve Onun gönderdiği şeylere inanan
müfad : ifade edilen mânâ, bir şeyden çıkan mânâ
müntehî olma : bir fikre, inanca vs. varma, neticeye ulaşma
nazarında : gözünde, bakışında
pür-nur : çok nurlu, çok aydınlık
Rasyonalizm : akılcılık, aklı ön plânda tutan bir felsefî akım
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
risalet : elçilik, peygamberlik
sükûnet : dinginlik
şuur : bilinç, anlayış, idrak
takdim : sunma
teçhiz : cihazlandırma, donatma
teemmül : düşünme, inceden inceye araştırma
tetkik : inceleme, araştırma
tevekkül : kulun üzerine düşeni yaptıktan sonra sonucunu Allah’a bırakması; Allah’a güvenme ve Onu vekil kabul etme
tevsi : genişletme, kuşatma, ihata etme, kavrama
timsal : sembol, örnek, nümune
vahiy : Allah tarafından peygambere gelen bilgiler
yakîn : kesin ve doğru bilgi
Yükleniyor...