Hem ben şahsımda bilmüşahede ve zevken, belki bin tecrübâtım var ki, mesâil-i şeriatla Sünnet-i Seniyye düsturları, emrâz-ı ruhaniyede ve akliyede ve kalbiyede, hususan emrâz-ı içtimaiyede gayet nâfi birer devâdır bildiğimi ve onların yerini başka felsefî ve hikmetli meseleler tutamadığını, bilmüşahede kendim hissettiğimi ve başkalarına da bir derece risalelerde ihsas ettiğimi ilân ediyorum. Bu dâvâmda tereddüt edenler, Risale-i Nur eczalarına müracaat edip baksınlar.

İşte böyle bir zâtın Sünnet-i Seniyyesine elden geldiği kadar ittibâa çalışmak ne kadar kârlı ve hayat-ı ebediye için ne kadar saadetli ve hayat-ı dünyeviye için ne kadar menfaatli olduğu kıyas edilsin.

DOKUZUNCU NÜKTE

Sünnet-i Seniyyenin herbir nev’ine tamamen bilfiil ittibâ etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur. Ona bilfiil olmasa da, binniyet, bilkast, taraftarâne ve iltizamkârâne talip olmak, herkesin elinden gelir.

Farz ve vâcip kısımlara zaten ittibâa mecburiyet var. Ve ubudiyetteki müstehap olan Sünnet-i Seniyyenin terkinde, günah olmasa dahi, büyük sevabın zayiatı var.

Tağyirinde ise büyük hata vardır. Âdât ve muamelâttaki Sünnet-i Seniyye ise, ittibâ ettikçe, o âdât, ibadet olur.

Etmese itab yok; fakat Habibullahın âdâb-ı hayatiyesinin nurundan istifadesi azalır. Ahkâm-ı ubudiyette yeni icadlar bid’attır. Bid’atlar ise, 1 اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ sırrına münafi olduğu için, merduttur.2

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim.” Mâide Sûresi, 5:3.
2 : bk. Buhârî, İ’tisam: 5, Büyû’: 60, Sulh: 5; Müslim, Akdiye: 18; Ebû Dâvud, Sünnet: 6.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Onuncu Lem'a / Sonraki Risale: On İkinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdâb-ı hayatiye : Hz. Peygamberin (a.s.m) hayatında yaşadığı ahlâk kuralları
âdât : âdetler, alışkanlıklar
ahkâm-ı ubudiyet : kulluk esasları, kulluğun hükümleri
bid’at : dinde olmayıp sonradan dine aykırı şekilde ortaya çıkan şey
bilfiil : fiilen, uygulamaya koyarak
bilkast : bilerek, kasıtlı olarak
bilmüşahede : gözle görerek
binniyet : niyet ederek
dâvâ : iddia
devâ : ilâç, çare
düstur : kural
ecza : kısımlar, bölümler
ehass-ı havas : en seçkin şahsiyetler
emrâz-ı içtimaiye : sosyal hastalıklar
emrâz-ı ruhaniye ve akliye ve kalbiye : ruhta, akılda ve kalpte meydana gelen hastalıklar
farz : Allah’ın kesinlikle yapılmasını emrettiği şey
felsefî : felsefeyle bağlantılı
Habibullah : Allah’ın en sevdiği kul olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.m.)
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayat-ı ebediye : sonsuz hayat, âhiret hayatı
hikmet : fayda, anlam, ince sır; felsefeye ait
icad : yeni bir şey ortaya çıkarma
ihsas etmek : hissettirmek
iltizamkârâne : gerekli görerek
itab : cezâlandırma
ittibâ etmek : uymak, tabi olmak
kıyas etmek : karşılaştırmak
merdud : red olunmuş, yasaklanmış
mesâil-i şeriat : şeriatla ilgili konular
muamelât : davranışlar, işler
münafi : aykırı, ters
müstehap : farz ve vacip dışında kalan sevaplı işler
müyesser olma : kolaylıkla elde etme
nükte : ince mânâlı söz
risale : kitap
saadetli : mutluluk veren
Sünnet-i Seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şahid-i sadık : doğru sözlü şahit
tağyir : değiştirme
vâcip : dinî bakımdan yapılması şart ve kesin olan emir
Yükleniyor...