Fakat, tarikatte evrad ve ezkâr ve meşrepler nev’inden olsa ve asılları Kitap ve Sünnetten ahzedilmek şartıyla, ayrı ayrı tarzda, ayrı ayrı surette olmakla beraber, mukarrer olan usul ve esasatı, Sünnet-i Seniyyeye muhalefet ve tağyir etmemek şartıyla, bid’a değillerdir. Lâkin bir kısım ehl-i ilim, bunlardan bir kısmını bid’aya dahil edip, fakat “bid’a-i hasene” namını vermiş. 1 İmam-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sâni diyor ki:

“Ben seyr-i sülûk-i ruhanîde görüyordum ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmdan mervî olan kelimat nurludur, Sünnet-i Seniyye şuâı ile parlıyor. Ondan mervî olmayan parlak ve kuvvetli virdleri ve halleri gördüğüm vakit, üstünde o nur yoktu. Bu kısmın en parlağı, evvelkinin en azına mukabil gelmiyordu. Bundan anladım ki, Sünnet-i Seniyyenin şuâı bir iksirdir. Hem o Sünnet, nur isteyenlere kâfidir; hariçte nur aramaya ihtiyaç yoktur.”

İşte, böyle hakikat ve şeriatın bir kahramanı olan bir zâtın bu hükmü gösteriyor ki, Sünnet-i Seniyye, saadet-i dâreynin temel taşıdır ve kemâlâtın madeni ve menbaıdır.

اَللّٰهُمَّ ارْزُقْنَا اتِّباَعَ السُّنَّةِ السَّنِيَّةِ 2

رَبَّنَاۤ اٰمَنَّا بِمَاۤ اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ 3

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. el-Îcî, Kitâbü’l-Mevâkıf: 1:159; el-Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn 2:256; İbni Receb, Câmiu’l-Ulûm ve’l-hikem: 1:267; İbni Âbidin, Hâşiye: 1:390.
2 : “Allahım bize Sünnet-i Seniyyeye ittiba etmeyi nasip et.”
3 : “Ey Rabbimiz! Biz indirdiğin kitaba inandık ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliğine ve peygamberinin doğruluğuna şahitlik edenlerle beraber yaz.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:53.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Onuncu Lem'a / Sonraki Risale: On İkinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahzedilmek : alınmak
âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi
bid’a : dinde olmayıp sonradan dine zarar verecek şekilde ortaya çıkan şey
bid’a-i hasene : Hz. Muhammed’den (a.s.m.) sonra ortaya çıkan, fakat Kur’ân ve Sünnete aykırı olmayan şey
dahil etmek : içine almak
derc edilmek : içine yerleştirilmek
ehl-i ilim : ilimle uğraşan kişiler, âlimler
esasat : esaslar, temel prensipler
evrad : okunması âdet olan dualar
ezkâr : zikirler
hakikat : gerçek, asıl ve esas
hariç : dış, başka yer
i’câz : mu’cize oluş, bir benzerini yapmakta başkalarını aciz bırakma
îcâz : veciz söz söyleme, az sözle çok mânâlar anlatma
iksir : etkili ilaç
kâfi : yeterli
kelimat : kelimeler, sözler
kemâlât : mükemellikler
mervî : rivayet edilen, nakledilen
meşrep : hareket tarzı, metod
mukarrer : kesinlik kazanmış, belirlenmiş
Müceddid-i Elf-i Sâni : hicrî ikinci bin yılın müceddidi anlamına gelen ve İmam-ı Rabbanî (r.a.) için kullanılan bir ifade
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve en değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
saadet-i dâreyn : dünya ve ahiret mutluluğu
seyr-i sülûk-i ruhanî : manevî makamlarda ruh ile yapılan seyir ve seyahat
Sünnet/Sünnet-i Seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
şeriat : Allah tarafından bildirilen hükümler, Kur’ân ve Sünnet
şuâ : ışın, güçlü ışık huzmesi
tağyir etmek : değiştirmek
Yükleniyor...