Eğer iktisat edip hâcât-ı zaruriyeye iktisar ve ihtisar ve hasretse,
1 اِنَّ اللهَ هُوَ الرَّزَّاقُ ذُو الْقُوَّةِ الْمَتِينُ sırrıyla,
2 وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِى اْلاَرْضِ اِلاَّ عَلَى اللهِ رِزْقُهَا sarahatiyle, ummadığı tarzda, yaşayacak kadar rızkını bulacak. Çünkü şu âyet taahhüt ediyor.

Evet, rızık ikidir:3

Biri; hakikî rızıktır ki, onunla yaşayacak. Bu âyetin hükmü ile, o rızık taahhüd-ü Rabbânî altındadır. Beşerin sû-i ihtiyarı karışmazsa, o zarurî rızkı herhalde bulabilir. Ne dinini, ne namusunu, ne izzetini feda etmeye mecbur olmaz.

İkincisi; rızk-ı mecazîdir ki, sû-i istimâlâtla hâcâtı gayr-ı zaruriye hâcât-ı zaruriye hükmüne geçip, görenek belâsıyla tiryaki olup, terk edemiyor. İşte bu rızık taahhüd-ü Rabbânî altında olmadığı için, bu rızkı tahsil etmek, hususan bu zamanda çok pahalıdır. Başta izzetini feda edip zilleti kabul etmek, bazan alçak insanların ayaklarını öpmek kadar mânen bir dilencilik vaziyetine düşmek, bazan hayat-ı ebediyesinin nuru olan mukaddesât-ı diniyesini feda etmek suretiyle o bereketsiz, menhus malı alır.

Hem bu fakr u zaruret zamanında, aç ve muhtaç olanların elemlerinden ehl-i vicdana rikkat-i cinsiye vasıtasıyla gelen teellüm, o gayr-ı meşru bir surette kazandığı parayla aldığı lezzeti, vicdanı varsa acılaştırıyor. Böyle acip bir zamanda, şüpheli mallarda, zaruret derecesinde iktifa etmek lâzımdır.

Çünkü 4 اِنَّ الضَّرُورَةَ تُقَدَّرُ بِقَدْرِهَا sırrıyla, haram maldan, mecburiyetle zaruret derecesini alabilir, fazlasını alamaz. Evet, muztar adam, murdar etten tok oluncaya kadar yiyemez. Belki ölmeyecek kadar yiyebilir. Hem, yüz aç adamın huzurunda kemâl-i lezzetle fazla yenilmez.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan ancak Allah’tır.” Zâriyat Sûresi, 51:58.
2 : “Yeryüzünde hareket eden hiçbir canlı yoktur ki, onun rızkını vermek Allah’a ait olmasın.” Hûd Sûresi, 11:6.
3 : bk. Cürcânî, Tarihü Cürcân s. 366; Gazâlî, el-Makasıdü’l-Esnâ s. 85-86.
4 : Zaruretler zaruret miktarınca sınırlandırılır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Sekizinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirminci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayret verici
âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi
belâ : büyük sıkıntı
bereketsiz : bolluğun olmaması
beşer : insanlık
ehl-i vicdan : vicdan ve merhamet sahibi kimseler
elem : acı, keder
fakr u zaruret : yoksulluk ve çaresizlik
gayr-ı meşru : helâl olmayan, dine aykırı
gayr-ı zaruri : zarurî ve mecburî olmayan, kendisine fazlaca ihtiyaç duyulmayan
hâcât : ihtiyaçlar
hâcât-ı zaruriye : zorunlu ihtiyaçlar
hakikî : asıl, gerçek
haram : Allah ve Resulü tarafından kesin olarak yasaklanmış şey
hasretme : sadece belli şeylere odaklanma
hayat-ı ebediye : ebedî ve sonsuz hayat, âhiret hayatı
hususan : özellikle
ihtisar : azaltma, özetleme
iktifa etmek : yetinmek
iktisar : sınırlandırma, daraltma
iktisat : tutumluluk
izzet : değer, itibar, yücelik
mânen : mânevî olarak
menhus : uğursuz, kötü
mukaddesât-ı diniye : dinen kutsal sayılan şeyler
murdar : pis, kirli, haram
muztar : çaresiz, zorda kalan
namus : şeref, iffet
rızık : yiyecek ve içecek şeyler
rızk-ı mecazî : asıl olmayan, gerçek olmayan rızık
rikkat-i cinsiye : insanın kendi cinsinden olana acıması
sarahat : açıklık
sû-i ihtiyar : iradeyi kötüye kullanma
sû-i istimâlât : eldeki nimetleri kötüye kullanma
suret : biçim, görünüş
taahhüd-ü Rabbânî : Allah’ın bütün varlıkların ihtiyaçlarını kendi idaresi altına alma garantisi
taahhüt etmek : garanti vermek
tahsil etmek : elde etmek, kazanmak
teellüm : elem ve acı çekme
tiryaki : tutkun, bağımlı
vasıta : araç
zaruret : zorunluluk
zarurî : zorunlu
zillet : hor, hakir, aşağılanma
Yükleniyor...