Sekiz sene sonra yazın yine o şehre geldim. Bağlarına baktım. Merhum müftünün sözü hatırıma geldi. “Fesübhânallah,” dedim. “Bu bağların mahsulâtı, şehrin hâcetinin pek fevkindedir. Bu şehir ahalisi pek çok zengin olmak lâzım gelir.” Hayret ettim. Beni aldatmayan ve hakikatlerin derkinde bir rehberim olan bir hatıra-i hakikatle anladım: İktisatsızlık ve israf yüzünden bereket kalkmış ki, o kadar menâbi-i servetle beraber, o merhum müftü “Ahalimiz fakirdir” diyordu.

Evet, zekât vermek ve iktisat etmek, malda bittecrübe sebeb-i bereket olduğu gibi, 1 israf etmekle zekât vermemek, sebeb-i ref-i bereket olduğuna hadsiz vakıat vardır. İslâm hükemasının Eflâtun’u ve hekimlerin şeyhi ve feylesofların üstadı, dâhi-i meşhur Ebu Ali ibni Sina, yalnız tıp noktasında, 2 كُلُوا وَاشْرَبوُا وَلاَ تُسْرِفُوا âyetini şöyle tefsir etmiş. Demiş:

جَمَعْتُ الطِّبَّ فِى بَيْتَيْنِ جَمْعًا - وَحُسْنُ الْقَوْلِ فِى قَصْرِ الْكَلاَمِ

فَقَلِّلْ اِنْ اَكَلْتَ وَبَعْدَ اَكْلٍ تَجَنَّبْ - وَالشِّفَاۤءُ فِى اْلاِنْهِضَامِ

وَلَيْسَ عَلَى النُّفُوسِ اَشََدُّ حَالاً - مِنْ اِدْخَالِ الطَّعَامِ عَلَى الطَّعَامِ

Yani, ilm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye, nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir. HAŞİYE

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 3

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr: 10:128; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat: 2:161, 274; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ: 3:382, 4:84.
2 : “Yiyin, için, fakat israf etmeyin.” A’râf Sûresi, 7:31.
HAŞİYE : Yani, vücuda en muzır, dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek, veyahut telezzüz için mütenevvi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmaktır.
3 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Sensin.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Sekizinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirminci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahali : halk
âyet : Kur’an’da yer alan her bir cümle
bereket : bolluk
bittecrübe : deneme yoluyla
dâhi-i meşhur : dehasıyla meşhur olmuş kişi
derk etmek : anlamak, algılamak
fasıla : ara
Fesübhânallah : “Allah’ı her türlü kusur, ayıp ve eksiklerden tenzih ederim” anlamında bir hayret ifadesi
fevkinde : üstünde
feylesof : filozof, felsefe bilgini
hâcet : ihtiyaç
hadsiz : sınırsız
hakikat : doğru gerçek
hatıra-i hakikat : hakikate ulaşma yönünde yaşanmış bir hatıra
hükema : filozoflar
iktisat : tutumluluk
iktisatsızlık : tutumlu olmamak
ilm-i tıb : tıp bilimi
israf : savurganlık
mahsulât : ürünler
menâbi-i servet : zenginlik kaynakları
muzır : zararlı
mütenevvi : çeşit çeşit, çeşitli
nefis : bir kimsenin kendisi
sebeb-i bereket : bolluk nedeni
sebeb-i ref-i bereket : bereketin ortadan kalkmasının sebebi
şifa : iyileşme, sağlıklı olma
taam : yemek
tefsir : Kur’ân ayetlerinin çeşitli yönleriyle yorumlanması
telezzüz : lezzet alma, lezzetlenme
üstad : hoca
vakıat : olaylar, hadiseler
Yükleniyor...