Dördüncüsü: Ecrâm-ı ulviyeye dikkat edilse görünüyor ki, o ulvî âlemlerin tabakatında muhalefet var. Meselâ, Nehrüssemâ ve Kehkeşan namıyla maruf, Türkçe Samanyolu tabir olunan, bulut şeklindeki daire-i azîmenin bulunduğu tabaka, elbette sevâbit yıldızların tabakasına benzemiyor.

Güya tabaka-i sevâbit yıldızları, yaz meyveleri gibi yetişmiş, ermişler. Ve o Kehkeşandaki bulut şeklinde görülen hadsiz yıldızlar ise, yeniden yeniye çıkıp ermeye başlıyorlar.

Tabaka-i sevâbit dahi, sadık bir hads ile, manzume-i şemsiyenin tabakasına muhalefeti görünüyor. Ve hâkezâ, yedi manzumat ve yedi tabaka birbirine muhalif bulunması, his ve hads ile derk olunur.

Beşincisi: Hadsen ve hissen ve istikrâen ve tecrübeten sabit olmuştur ki, bir maddede tanzim ve teşkil düşse ve o maddeden başka masnuat yapılsa, elbette muhtelif tabaka ve şekillerde olur. Meselâ, elmas madeninde teşkilât başladığı vakit, o maddeden hem ramad, yani hem kül, hem kömür, hem elmas nevileri tevellüt ediyor. Hem meselâ ateş teşekküle başladığı vakit, hem alev, hem duman, hem kor tabakalarına ayrılıyor. Hem meselâ müvellidülmâ, müvellidülhumuza ile mezc edildiği vakit, o mezcden hem su, hem buz, hem buhar gibi tabakalar teşekkül ediyor.

Demek anlaşılıyor ki, bir madde-i vâhidde teşkilât düşse, tabakata ayrılıyor. Öyleyse, madde-i esiriyede kudret-i fâtıra teşkilâta başladığı için, elbette ayrı ayrı tabaka olarak 1 فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ sırrıyla yedi nevi semâvâtı ondan halk etmiştir.

Altıncısı: Şu mezkûr emâreler, bizzarure, semâvâtın hem vücuduna, hem taaddüdüne delâlet ederler. Madem kat’iyen semâvat müteaddittir. Ve Muhbir-i Sadık, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın lisanıyla yedidir der. Elbette yedidir.

Yedincisi: Yedi, yetmiş, yedi yüz gibi tabirat, üslûb-u Arabîde kesreti ifade ettiği için, o küllî yedi tabaka çok kesretli tabakaları hâvi olabilir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Gökleri yedi kat olarak tanzim etti.” Bakara Sûresi, 2:29.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Birinci Lem'a / Sonraki Risale: On Üçüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bizzarure : kaçınılmaz şekilde
daire-i azîme : büyük daire
delâlet : delil olma, işaret etme
derk olunmak : anlaşılmak, algılanmak
emâre : belirti, işaret
hads : güçlü sezgi, seziş
hadsen : güçlü bir sezgiyle ortaya çıkarak
hadsiz : sınırsız
hâkezâ : bunun gibi
halk etmek : yaratmak
hâvi : ihtiva eden, içine alan
istikrâen : eldeki verilerden hareketle genel bir hüküm verme şeklinde
kat’iyen : kesin olarak
kesret : çokluk
kudret-i fâtıra : herşeyin yaratıcısı olan Allah’ın kudreti
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân : açıklamalarıyla benzerini yapmakta akılları âciz bırakan Kur’ân
küllî : geniş, kapsamlı
madde-i esir : kâinatı kapladığına inanılan ince madde
madde-i vâhid : tek bir madde
manzumat : düzenlemeler, sıralamalar
manzume-i şemsiye : güneş sistemi
maruf : bilinen
masnuat : san’at eseri varlıklar
mezc : karışma, bütünleşme
mezkûr : adı geçen
muhalif : aykırılık gösteren, farklı
Muhbir-i Sadık : doğruluğunda şüphe bulunmayan haberleri veren Peygamber Efendimiz (a.s.m.)
muhtelif : çeşitli, farklı
müteaddit : bir çok
müvellidülhumuza : oksijen
müvellidülmâ : hidrojen
nam : ad, isim
nevi : çeşit, tür
ramad : ateş külü
sadık : doğru
semâvât : gökler
sevâbit : bulunduğu yerde hep sâbit olarak görülen yıldızlar
taaddüd : çokluk, birden fazla olma
tabaka : kat, katman
tabaka-i sevâbit : yerlerinde sabit olarak duran yıldızlar tabakası
tabakat : katlar, mertebeler
tabir olunan : ifade edilen
tabirat : tabirler, ifadeler
tanzim : düzenleme, düzene koyma
tecrübeten : deneyimle
teşekkül : ortaya çıkma, şekillenme
teşkil/teşkilât : düzenleme ve ıslak etmeye ait çalışma, faaliyet. Teşkilin çoğulu teşkilâttır.
tevellüt etmek : ortaya çıkmak, doğmak
üslûb-u Arabî : Arapça ifade biçimi
vücud : varlık
Yükleniyor...