Ey sefahet ve dalâletle bozulmuş ve İsevî dininden uzaklaşmış Avrupa! Deccal gibi birtek gözü taşıyan 1 kör dehân ile ruh-u beşere bu cehennemî hâleti hediye ettin. Sonra anladın ki, bu öyle ilâçsız bir illettir ki, insanı âlâ-yı illiyyînden esfel-i sâfilîne atar, hayvânâtın en bedbaht derecesine indirir. Bu illete karşı bulduğun ilâç, muvakkaten iptal-i his hizmeti gören cazibedar oyuncakların ve uyutucu hevesat ve fantaziyelerindir. Senin bu ilâcın, senin başını yesin ve yiyecek!

İkinci yol ki, Kur’ân-ı Hakîm hidayetiyle beşere hediye etmiştir, şöyledir:

Görüyoruz ki, o yolun her menzilinde, her mekânında, her şehrinde bir sultan-ı âdilin müstakim askerleri her tarafta bulunuyorlar, geziyorlar. Ara sıra o sultanın emriyle o askerlerin bir kısmını terhis ediyorlar. Silâhlarını, atlarını ve mîrî levazımatlarını alıyorlar, onlara izin tezkeresini veriyorlar.

O terhis olunan neferler, çendan ünsiyet ettikleri at ve silâhların teslim alınmasından zâhiren mahzun oluyorlar; fakat hakikat noktasında, terhisle müferrah olup, sultanın ziyaretine ve padişahın pâyitahtına dönmesi ve padişahı ziyaret etmesi cihetinde gayet memnun oluyorlar.

Bazan terhis memurları acemî bir nefere rast geliyorlar. Nefer onları tanımıyor. “Silâhını teslim et” diyorlar. Nefer diyor: “Ben padişahın askeriyim, onun hizmetindeyim. Sonra onun yanına gideceğim. Siz neci oluyorsunuz? Eğer onun izin ve rızasıyla gelmişseniz, göz ve baş üstüne geldiniz. Emrini gösteriniz. Yoksa çekiliniz, benden uzak olunuz.

Ben tek başımla kalsam, sizler binler dahi olsanız, yine sizinle dövüşeceğim. Kendi nefsim için değil, çünkü nefsim benim değil, benim sultanımındır. Belki bendeki nefsim ve silâhım, mâlikimin emanetidir. Emaneti muhafaza ve sultanımın haysiyetini himaye ve izzetini vikaye için size baş eğmeyeceğim!”

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Buhârî, Enbiyâ 48, Libâs 68, Ta’bîr 11,13, Fiten 26; Müslim, Îmân 273-276.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Altıncı Lem'a / Sonraki Risale: On Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahval : haller, durumlar
âlâ-yı illiyyîn : en yüksek mertebe
bedbaht : kötü bahtlı, talihsiz
beşer : insanlık
cazibedar : cazibeli, çekici
cihet : yön, taraf
çendan : gerçi
Deccal : kıyamet kopmadan önce gelen, İslâmı kaldırmaya kalkan yalancı ve aldatıcı kimse
dehâ : felsefeyle eğitilmiş olağanüstü zekâ ve akıl
esfel-i sâfilîn : aşağıların en aşağısı
fantaziye : aşırı süs ve lüks
hakikat : gerçek, bir şeyin gerçek yönü
hâlet : durum, hal
haysiyet : itibar, şeref
hayvânât : hayvanlar
hevesât : hevesler, arzu ve istekler
hidayet : doğru ve hak olan yol, İslâmiyet
himaye : koruma
illet : hastalık
iptal-i his : hisleri uyuşturma, duyguları vazifelerini yapamaz hale getirme
izzet : değer, itibar, yücelik
kıyas etmek : karşılaştırmak
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
levazımat : ihtiyaç duyulan araç ve gereçler
mahzun olmak : hüzünlenmek
mâlik : sahip
medar-ı sürur ve saadet : sevinç ve neşe kaynağı
mekân : yer
menzil : konaklama yeri
mîrî : devlete ait
muhafaza : koruma, saklama
muvakkaten : geçici olarak
müferrah olmak : ferahlamak, rahatlamak
müstakim : dosdoğru olan
nam : ad
nefer : asker, er
nefs : kişinin kendisi
nümune : örnek
pâyitaht : başkent
ruh-u beşer : insan ruhu
sair : diğer
sefer : yolculuk
sevkiyat-ı askeriye : askerlerin belli hedeflere doğru yönlendirilmesi
sultan-ı âdil : adaletle hükmeden sultan
tahşidat : yığınak yapma işlemleri
terhis etmek : göreve son vermek, serbest bırakmak
tevellüdat : doğumlar
tezkere : belge
ünsiyet : cana yakın olma, alışma
vefiyat : vefatlar, ölümler
vikaye : koruma
zâhiren : dış görünüş itibariyle
Yükleniyor...