Onların şahsına bakıyorum: Muntazam, hikmetli giyinmiş, giydirilmiş, süslendirilmiş, sergiye, temâşâgâha gönderilmiş. Halbuki bir iki günde, belki bir kısmı birkaç dakikada kaybolup faydasız, boşu boşuna gidiyorlar. Bu kısa zamanda bize görünmelerinden maksat nedir?” diye çok merak ediyordum.

O zaman, mevcudatın, hususan zîhayatın dünya dershanesine gelmelerinin mühim bir hikmetini lûtf-u İlâhî ile buldum. O da şudur:

Herşey, hususan zîhayat, gayet mânidar bir kelime, bir mektup, bir kaside-i Rabbânîdir, bir ilânnâme-i İlâhîdir. Umum zîşuurun mütalâasına mazhar olduktan ve hadsiz mütalâacılara mânâsını ifade ettikten sonra, lâfzı ve hurufu hükmündeki suret-i cismâniyesi kaybolur.

Bir sene kadar bu hikmet bana kâfi geldi. Bir sene sonra, masnuatta ve bilhassa zîhayatlarda bulunan çok harika ve pek ince san’atın mucizeleri inkişaf etti. Anladım ki, bu çok ince ve çok harika olan dekaik-i san’at, yalnız zîşuurların nazarlarına ifade-i mânâ için değildir.

Gerçi herbir mevcudu hadsiz zîşuurlar mütalâa edebilir. Fakat hem onların mütalâamahduttur, hem de herkes o zîhayatın bütün dekaik-i san’atına nüfuz edemezler.

Demek, zîhayatların en mühim netice-i hilkati ve en büyük gaye-i fıtratı, Zât-ı Kayyûm-u Ezelînin kendi nazarına kendi acaib-i san’atını ve verdiği rahîmâne hediyelerini ve ihsanlarını arz etmektir.

Bu gaye ise, çok zaman bana kanaat verdi. Ve ondan anladım ki, her mevcutta, hususan zîhayatlarda hadsiz dekaik-i san’at bulunması, Zât-ı Kayyûm-u Ezelînin nazarına arz etmek, yani, Zât-ı Kayyûm-u Ezelî kendi san’atını kendisi temâşâ etmek olan hikmet-i hilkat, o büyük masarife kâfi geliyordu.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acaib-i san’at : hayranlık uyandıran san’atlar
arz etmek : sunmak, ortaya koymak
bilhassa : özellikle
dekaik-ı san’at : san’at incelikleri
gaye-i fıtrat : yaratılış amacı
hadsiz : sınırsız, sayısız
hallâkıyet : yaratıcılık
hikmet-i hilkat : yaratılış hikmeti ve gayesi
hikmetli : belli bir amaç ve hedefe yönelik olan
huruf : harfler
hususan : özellikle
ifade-i mânâ : bir mânânın ifade edilmesi
ihsan : bağış
ilânnâme-i İlâhî : İlâhî hakikatleri aktaran duyuru yazısı
inkişaf etmek : açığa çıkmak
kâfi : yeterli
kanaat vermek : görüş, fikir vermek
kaside-i Rabbânî : herşeyin Rabbi olan Allah’ı öven şiir
lâfız : söz, kelime
lûtf-u İlâhî : Allah’ın lütuf ve ikramı
mahdut : sınırlı
maksat : gaye, hedef
mânidar : anlamlı
masarif : masraflar, harcamalar
masnuat : san’at eseri varlıklar
mazhar olmak : nail olmak, erişmek
mevcud : varlık
mevcudat : varlıklar
mucize : insanların benzerini yapmakta aciz kaldıkları olağanüstü iş
muntazam : düzenli
mühim : önemli
mütalâa : dikkatlice okuyup inceleme
nazar : bakış
netice-i hilkat : yaratılışın sonucu
nihayetsiz : sonsuz
nüfuz etmek : birşeyin içine girmek, yerleşmek
rahîmâne : çok şefkatli bir şekilde
suret : biçim, görünüş
suret-i cismâniye : maddî görünüm
sür’atle : hızla
tahavvül etmek : değişmek, dönüşmek
tebeddül etmek : değişmek
temâşâ etmek : bakmak, seyretmek
temâşâgâh : seyir yeri
umum : bütün
Zât-ı Kayyûm-u Ezelî : herşeyi kendi varlığıyla ayakta tutan ve varlıklarını devam ettiren, kendi varlığının da başlangıcı olmayıp sürekli var olan Zât, Allah
zîhayat : canlı
zîşuur : şuurlu, bilinçli
Yükleniyor...