İşte, insanın bu ehemmiyetli câmiiyetidir ki, Zât-ı Hayy-ı Kayyûm, insana, bütün esmâsını ihsas etmek ve bütün envâ-ı ihsânâtını tattırmak için öyle iştahlı bir mide vermiş ki, o midenin geniş sofrasını hadsiz envâ-ı mat’umatıyla kerîmâne doldurmuş.

Hem bu maddî mide gibi hayatı da bir mide yapmış. O hayat midesine duygular, eller hükmünde gayet geniş bir sofra-i nimet açmış.

O hayat ise, duyguları vasıtasıyla, o sofra-i nimetten her çeşit istifadelerle, teşekkürâtın her nev’ini yapar.

Ve bu hayat midesinden sonra, bir insaniyet midesini vermiş ki, o mide, hayattan daha geniş bir dairede rızık ve nimet ister. Akıl ve fikir ve hayal, o midenin elleri hükmünde, semâvat ve zemin genişliğinde o sofra-i rahmetten istifade edip şükreder.

Ve insaniyet midesinden sonra, hadsiz geniş diğer bir sofra-i nimet açmak için, İslâmiyet ve iman akidelerini, çok rızık ister bir mânevî mide hükmüne getirip, onun rızık sofrasının dairesini mümkinat dairesinin haricinde genişletip, esmâ-i İlâhiyeyi de içine alır kılmıştır ki, o mide ile ism-i Rahmânı ve ism-i Hakîmi en büyük bir zevk-i rızkî ile hisseder, “Elhamdü lillâhi alâ Rahmâniyyetihî ve alâ hakîmiyyetihî” der.

Ve hâkezâ, bu mânevî mide-i kübrâ ile hadsiz nimet-i İlâhiyeden istifade edebilir. Ve bilhassa o midedeki muhabbet-i İlâhiye zevkinin daha başka bir dairesi var.

İşte, Zât-ı Hayy-ı Kayyûm, insanı bütün kâinata bir merkez, bir medar yaparak, kâinat kadar geniş bir sofra-i nimet insana açtığının...
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bilhassa : özellikle
câmiiyet : kapsamlılık
cihet : taraf, yön
ehemmiyet : önem
Elhamdü lillâhi alâ Rahmâniyyetihî ve alâ hakîmiyyetihî : hamd ve şükür sonsuz merhamet sahibi ve herşeyi hikmetle, bir gaye ve maksatla yaratan Allah’a aittir.
envâ-ı ihsânât : ihsan çeşitleri
envâ-ı mat’umat : çeşit çeşit yiyecekler
envâ-ı nimet : nimet çeşitleri
esmâ : Allah’ın isimleri
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
hadsiz : sayısız, sınırsız
hâkezâ : bunun gibi
haricinde : dışında
hikmet : fayda, gaye
ihsas etmek : hissettirmek
iman akideleri : iman esasları
ism-i Hakîm : Allah’ın herşeyi hikmetle yaptığını bildiren ismi
ism-i Rahmân : Allah’ın sonsuz rahmet ve merhamet sahibi olduğunu bildiren ismi
istifade etmek : faydalanmak
istifade : faydalanma
kaim : ayakta duran, var olan
kâinat : evren
kerîmâne : çok cömert bir şekilde
mazhar olmak : elde etmek, erişmek
medar : dayanak noktası, kaynak
mide-i kübrâ : büyük ve geniş mide
muhabbet-i İlâhiye : Allah sevgisi
musahhar etmek : emrine vermek
mühim : önemli
mümkinat : olması imkan dahilinde olan şeyler
münteşir : yayılmış
nev’i : çeşit
nimet : iyilik, lütuf
nimet-i İlâhiye : Allah’ın nimeti
rızık : Allah’ın ihsan ettiği nimetler, yenilip içilecek şey
semâvat : gökler
sırr-ı kayyûmiyet : Ezelî ve ebedî olan kendi varlığı ile bütün yarattıklarının da varlığını sağlama sırrı
Zât-ı Hayy-ı Kayyûm : her an diri olup her canlıya hayat veren ve herşeyi ayakta tutan zât, Allah
Yükleniyor...