BİRİNCİ REMİZ

İsm-i Hayy ve ism-i Muhyînin bir cilve-i âzamından olan “Hayat nedir? Ve mahiyeti ve vazifesi nedir?” sualine karşı, fihristevâri cevap şudur ki: Hayat,

• şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi,

• hem en büyük neticesi,

• hem en parlak nuru,

• hem en lâtif mâyesi,

• hem gayet süzülmüş bir hülâsası,

• hem en mükemmel meyvesi,

• hem en yüksek kemâli,

• hem en güzel cemâli,

• hem en güzel ziyneti,

• hem sırr-ı vahdeti,

• hem rabıta-i ittihadı,

• hem kemâlâtının menşei,

• hem san’at ve mahiyetçe en harika bir zîruhu,

• hem en küçük bir mahlûku bir kâinat hükmüne getiren mu’cizekâr bir hakikati,

• hem güya kâinatın küçük bir zîhayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi, koca kâinatın bir nevi fihristesini o zîhayatta göstermekle beraber, o zîhayatı ekser mevcudatla münasebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu’cize-i kudrettir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dördüncü Nükte / Sonraki Risale: Altıncı Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem : dünya
burhan : güçlü ve sağlam delil
cemâl : güzellik
cihet : yön
cilve-i rahmet-i Rahmâniye : sonsuz şefkat ve merhameti bütün varlık âlemini kuşatan Allah’ın rahmetinin yansıması
cüz’ : kısım, parça
ehadiyet : Allah’ın birliğinin her bir varlıkta görünmesi
fevkalâde : olağanüstü
fihriste : ana özelliklerin sıralandığı liste, içerik
hâdim : hizmetçi
hafî : gizli
hakikat : gerçek
hülâsa : öz, esas
inkısam : bölünme, kısımlara ayrılma
iştirak : ortaklık
kâinat : evren
kat’î : kesin
kemâl : kusursuzluk, mükemmellik
kemâlât : kusursuzluklar, mükemmellikler
kıymettar : değerli
küll : bütün, genel
küllî : tür, geniş, kapsamlı
mahiyet : temel özellik
mahlûk : varlık
mânidar : mânâlı, anlamlı
masnuat-ı İlâhiye : Allah’ın san’atla yarattığı varlıklar
menşe : kaynak
mevcudat : varlıklar
mu’cize-i kudret : Allah’ın kudret mu’cizesi
mu’cizekâr : mucize dolu
münasebettar : ilgili, bağlantılı
nakş-ı san’at-ı Rabbâniye : herşeyin Rabbi olan Allah’a ait san’atlı nakış
nazdar : nazlı
nâzenin : ince, nazik
nazik : ince, zarif
nevi : çeşit, tür
nezih : temiz, hoş
rabıta-i ittihad : birlik bağı
rububiyet : herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri verme, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurma
sair : başka, diğer
san’at-ı İlâhiye : Allah’ın san’atı
sırr-ı vahdet : birlik sırrı
şehadet eden : şahidlik eden
tecezzî : bölünme, parçalanma
vahdet : Allah’ın birliğinin bütün varlıklarda görünmesi
vesile olmak : aracı olmak
vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması
zâhir : açık bir şekilde görünen
Zât-ı Hayy-ı Kayyûm : her an diri olup her canlıya hayat veren ve herşeyi ayakta tutan zât, Allah
zîhayat : canlı
zîruh : ruh sahibi
ziynet : süs
Yükleniyor...