Evet, seni yaratan, bütün nev-i insanı yaratan Zât olduğunu, bilbedâhe senin yüzündeki sikkesi gösteriyor. Çünkü mahiyet-i insaniye birdir, inkısamı gayr-ı mümkündür.

Hem hayat vasıtasıyla ecza-yı kâinat onun efradı hükmüne ve kâinat ise nev’i hükmüne geçer; sikke-i ehadiyeti mecmuunda gösterdiği gibi, herbir cüzde dahi o sikke-i ehadiyeti ve hâtem-i samediyeti göstererek, şirk ve iştiraki her cihetle tard eder.

Hem hayatta san’at-ı Rabbâniyenin öyle fevkalâde harika mucizeleri var ki, bütün kâinatı halk edemeyen bir zat, bir kudret, en küçük bir zîhayatı halk edemez.

Evet, bir nohut tanesinde bütün Kur’ân’ı yazar gibi, çamın gayet küçük bir tohumunda koca çam ağacının fihristesini ve mukadderâtını yazan kalem, elbette semâvâtı yıldızlarla yazan kalem olabilir.

Evet, bir arının küçük kafasında, kâinat bahçesindeki çiçekleri tanıyacak ve ekser envâıyla münasebettar olacak ve bal gibi bir hediye-i rahmeti getirecek ve dünyaya geldiği günde şerâit-i hayatı bilecek derecede bir istidadı, bir kabiliyeti, bir cihazı derc eden Zât, elbette bütün kâinatın Hâlıkı olabilir.

Elhasıl, hayat nasıl ki kâinatın yüzünde parlak bir sikke-i tevhiddir; ve herbir zîruh dahi hayat noktasında bir sikke-i ehadiyettir; ve hayatın herbir ferdinde bulunan nakş-ı san’at bir mühr-ü samediyettir; ve zîhayatların adedince bu kâinat mektubunu Zât-ı Hayy-ı Kayyûm ve Vâhid-i Ehad namına hayatlarıyla imza ediyorlar; ve o mektupta tevhid mühürleri ve ehadiyet hâtemleri ve samediyet sikkeleridirler.

Öyle de, hayat gibi, herbir zîhayat dahi, bu kitab-ı kâinatta birer mühr-ü vahdâniyet olduğu gibi, herbirinin yüzünde ve simasında birer hâtem-i ehadiyet konulmuştur.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dördüncü Nükte / Sonraki Risale: Altıncı Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ecza-yı kâinat : kâinatın unsurları, kısımları
ehadiyet : Allah’ın birliğinin her bir varlıkta görünmesi
fihriste : ana özelliklerin sıralandığı liste, içerik
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
halk etmek : yaratmak
hâtem-i ehadiyet : Allah’ın herbir varlıkta bir olduğunu gösteren mührü
hâtem-i samediyet : Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin Kendisine muhtaç olmasını gösteren damga
inkısam : bölünme, kısımlara ayrılma
istidad : kabiliyet
iştirak : ortak olma, katılma
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı
kudret : güç, iktidar
mahiyet-i insaniye : insana ait temel özellik, insanın içyapısı
mecmu : bir şeyin tamamı
mu’cize : insanların benzerini yapmakta âciz kaldıkları olağanüstü şey
mukadderât : başa gelecek olanlar
mühr-ü samediyet : Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmadığını, fakat her şeyin Kendisine muhtaç olduğunu gösteren mühür
mühr-ü vahdâniyet : Allah’ın bir oluşu, ortağının bulunmayışını gösteren mühür
münasebettar : ilgili, bağlantılı
nakş-ı san’at : san’atlı nakış, işleme
namına : adına
nev’ : çeşit, tür
samediyet : Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmayıp herşeyin Kendisine muhtaç olması
san’at-ı Rabbâniye : herşeyin Rabbi olan Allah’ın san’atı
semâvât : gökler
sikke : işaret, damga
sikke-i ehadiyet : Allah’ın herbir varlık üzerinde birliğini gösteren damga
sikke-i tevhid : Allah’ın birliğini gösteren işaret, damga
sima : yüz, çehre
şerâit-i hayat : hayat şartları
şirk : Allah’a ortak koşma
tard etmek : uzaklaştırmak, kovmak
tevhid : Allah’ın birliği
Vâhid-i Ehad : bir olan ve birliği her bir şeyde görülen Allah
vasıtasıyla : aracılığıyla
zât : kişi
Zât-ı Hayy-ı Kayyûm : her an diri olup her canlıya hayat veren ve herşeyi ayakta tutan zât, Allah
Yükleniyor...