Birinci Nükte
İsm-i Kuddûs’ün bir nüktesine dairdir.
Bu Kuddûs nüktesi, Otuzuncu Sözün Zeylinin Zeyli olması münasiptir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ - وَاْلاَرْضَ فَرَشْنَاهَا فَنِعْمَ الْمَاهِدُونَ 1
âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Âzam veyahut İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan Kuddûs isminin bir cilvesi, Şaban-ı Şerifin âhirinde, Eskişehir Hapishanesinde bana göründü. Hem mevcudiyet-i İlâhiyeyi kemâl-i zuhurla, hem vahdet-i Rabbâniyeyi kemâl-i vuzuhla gösterdi. Şöyle ki, gördüm:
Bu kâinat ve bu küre-i arz, daim işler bir büyük fabrika ve her vakit dolar boşalır bir han, bir misafirhanedir. Halbuki böyle işlek fabrikalar, hanlar ve misafirhaneler muzahrafatla, enkazlarla, süprüntülerle çok kirleniyorlar, bulaşık oluyorlar ve ufunetli maddeler her tarafında teraküm ediyorlar. Eğer pek çok dikkatle bakılmazsa ve tanzif edilmezse ve süpürülüp temizlenmezse, içinde durulmaz; insan onda boğulur.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Yeri de döşeyip düzenledik. Biz ne güzel donatıcıyız ! Zâriyât Sûresi, 51:48.
Sonraki Risale: İkinci Nükte