Dördüncü Nükte

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ - قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌ 1

âyetinin bir nüktesini ve Vâhid ve Ehad isimlerini tazammun eden bir İsm-i Âzam veya İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan Ferd isminin bir cilvesi, Şevvâl-i Şerifte Eskişehir Hapishanesinde bana göründü. O cilve-i âzamın tafsilâtını Risale-i Nur’a havale edip, burada muhtasar yedi işaretle, ism-i Ferdin tecellî-i âzamıyla gösterdiği tevhid-i hakikîyi gayet muhtasar beyan edeceğiz.

BİRİNCİ İŞARET

Ferd İsm-i Âzamı, âzamî bir tecellî ile kâinatın heyet-i mecmuasına ve herbir nev’ine ve herbir ferdine birer sikke-i tevhid, birer hâtem-i vahdâniyet koyduğunu, Yirmi İkinci Söz ile Otuz Üçüncü Mektup tafsilen göstermişlerdir. Burada, yalnız üç sikkeye işaret edeceğiz.

BİRİNCİ SİKKE: Ferdiyet cilvesi, kâinat yüzünde öyle bir sikke-i vahdet koymuştur ki, kâinatı tecezzî kabul etmez bir küll hükmüne getirmiştir. Bütün kâinata tasarruf edemeyen bir zat, hiçbir cüz’üne hakikî mâlik olamaz. O sikke de şudur:

Kâinatın mevcudatı, envâları en muntazam bir fabrika çarkları gibi birbirine muavenet eder, birbirinin vazifesini tekmile çalışır. Öyle bir tesanüd, öyle birbirine muavenet, öyle birbirinin sualine cevap vermek ve birbirinin imdadına koşmak ve birbirine sarılmak, birbiri içine girmek suretiyle öyle bir vahdet-i vücut teşkil ediyorlar ki, bir insanın cesedindeki unsurlar gibi, birbirinden kabil-i tefrik olmaz.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “De ki: O Allah birdir.” İhlâs Sûresi, 112:1.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Nükte / Sonraki Risale: Beşinci Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âyet : Kur’ân’da yer alan her bir cümle
âzamî : en büyük
beyan etmek : açıklamak, anlatmak
cilve : görüntü, yansıma
cilve-i âzam : büyük yansıma, görüntü
Ferd : ferdlerden kâinata kadar bütün varlıkları birlik içinde tutan Allah
ferd : kişi, birey
ferdiyet : ferdlerden kainata kadar herşeyi bir birlik içine koyma
hakikî : gerçek
hâtem-i vahdâniyet : Allah’ın bir olduğunu, ortağının bulunmadığını gösteren mühür
havale etmek : bir işi başka birine bırakma
heyet-i mecmua : genel yapı, bütün
imdada koşmak : yardım eli uzatmak
İsm-i Âzam : Cenâb-ı Hakkın bin bir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
ism-i Ferd : Allah’ın hem Vâhid hem Ehad olduğunu ifade eden ismi
kâinat : evren
küll : bütün
lem’a : parıltı
mâlik : sahip
mevcudat : varlıklar
muavenet : yardımlaşma
muhtasar : kısa, özet
muntazam : düzenli
nev : tür, çeşit
nükte : derin ve ince anlamlı söz
sikke : işaret, damga
sikke-i tevhid : Allah’ın birliğini gösteren işaret, damga
sikke-i vahdet : Allah’ın birliğini gösteren damga
sual : istek
suretiyle : şeklinde
Şevvâl-i Şerif : Miladî aylardan onuncusu; Ramazan’dan sonra gelen ay
tafsilât : ayrıntılar
tafsilen : ayrıntılı olarak
tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak ve yönetmek
tazammun etmek : içine almak, kapsamak
tecellî : görünüm, yansıma
tecellî-i âzam : en büyük yansıma, görünüm
tecezzî : bölünme, parçalanma
tekmil : tamamlama
tesanüd : dayanışma
Yükleniyor...