Ve vahdetle bütün kâinata birden tasarruf eden bir Zât-ı Ferd olmazsa, o matlaplar yerine gelmez. Farazâ gelse de çok nâkıs olur.

İşte bu sırr-ı azîm içindir ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, tevhid ve ferdiyeti pek çok tekrarla, kuvvetli bir hararetle, yüksek bir halâvetle ders verdiği gibi, bütün enbiya ve asfiya ve evliya, en büyük zevklerini ve saadetlerini, kelime-i tevhid olan Lâ ilâhe illâ Hû’da buluyorlar.

YEDİNCİ İŞARET

İşte bu tevhid-i hakikîyi bütün meratibiyle en mükemmel bir surette ders veren, ispat eden, ilân eden Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın risaleti, elbette o tevhidin kat’iyeti derecesinde sabit olmak lâzım gelir.

Çünkü, madem daire-i vücudun en büyük hakikati olan tevhidi bütün hakaikiyle o zât ders veriyor; elbette tevhidi ispat eden bütün burhanlar, dolayısıyla, onun risaletini ve vazifesinin hakkaniyetini ve dâvâsının doğruluğunu dahi kat’î ispat eder denilebilir.

Evet, böyle binler hakaik-i âliyeyi cem eden ferdiyet ve vahdâniyeti hakkıyla keşfedip ders veren bir risalet, gayet kat’î bir surette o tevhid, o ferdiyetin muktezasıdır ve lâzımıdır. Onlar, onu herhalde isterler.

İşte o vazifeyi tam tamına yerine getiren zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın şahsiyet-i mâneviyesinin derece-i ehemmiyetine ve ulviyetine ve bu kâinatın bir güneşi olduğuna şehadet eden pek çok delillerden, sebeplerden üç tanesini nümune olarak beyan ediyoruz.

BİRİNCİSİ: Umum ümmet, umum asırlarda işledikleri umum hasenâtın bir misli, es-sebebü ke’l-fâil sırrınca, zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın sahife-i hasenâtına geçtiği gibi; umum ümmet, her günde ettikleri salâvat duasının kat’î makbuliyeti cihetiyle, o hadsiz duaların iktiza ettikleri makam ve mertebeyi düşünmekle, şahsiyet-i mâneviye-i Muhammediye Aleyhissalâtü Vesselâmın bu kâinat içinde nasıl bir güneş olduğu anlaşılır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Nükte / Sonraki Risale: Beşinci Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

cem eden : toplayan
daire-i vücud : varlık dairesi
dâvâ : savunulan bir iddia
derece-i ehemmiyet : önem derecesi
enbiya : nebiler, peygamberler
es-sebebü ke’l-fâil : “sebeb olan yapan gibidir”
evliya : veliler, Allah dostları
farazâ : farz edelim ki, varsayalım
ferdiyet : tek ve benzersiz olma, teklik
hakaik : hakikatler, gerçekler
hakaik-i âliye : yüksek hakikatler, gerçekler
hakikat : doğru gerçek
hakkaniyet : doğruluk, hakka taraftar olma
halâvet : tatlılık
hararetle : şiddetle isteyerek
hasenât : iyilikler, sevaplar
kâinat : evren
kat’î : kesin
kat’iyet : kesinlik
kelime-i tevhid : Allah’tan başka ilâh olmadığını ifade eden cümle “Lâ ilâhe illâ Hû”
keşfetmek : gizli birşeyi açığa çıkarmak
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamalarıyla mu’cize olan Kur’ân
matlap : istek
meratib : mertebeler, dereceler
misil : benzer
mukteza : bir şeyin gereği
nâkıs : eksik, noksan
nümune : örnek
risalet : elçilik, peygamberlik
saadet : mutluluk
sahife-i hasenât : iyiliklerin yazıldığı sayfa, sevap defteri
salâvat : Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası
sırr-ı azîm : büyük sır
suret : biçim, şekil
şahsiyet-i mâneviye : mânevî şahsiyet
şehadet : şahitlik
tasarruf eden : herşeyi dilediği gibi idare edip kullanan
tevhid : Allah’ı bir olarak bilme ve ilân etme
tevhid-i hakikî : araştırarak, delilleriyle Allah’ın varlığını ve birliğini kabul etme
ulviyet : yücelik
umum : bütün
ümmet : Hz. Peygambere inanıp onun yolundan giden mü’minler
vahdâniyet : birlik, ortağının bulunmayışı
vahdet : birlik, teklik
Zât-ı Ahmediye : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) zâtı, kendisi
Zât-ı Ferd : her yönüyle tek ve benzersiz olan Zât, Allah
Yükleniyor...