Üçüncü Nükte

اُدْعُ اِلٰى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ 1

âyetinin bir nüktesi ve bir İsm-i Âzam veya İsm-i Âzamın altı nurundan bir nuru olan ism-i Hakem'in bir cilvesi, Ramazan-ı Şerifte Eskişehir Hapishanesinde göründü. Ona yalnız bir işaret olarak, beş noktadan ibaret Üçüncü Nükte acele olarak yazıldı, müsvedde olarak kaldı.

ÜÇÜNCÜ NÜKTENİN BİRİNCİ NOKTASI

Onuncu Sözde işaret edildiği gibi, ism-i Hakemin tecellî-i âzamı şu kâinatı öyle bir kitap hükmüne getirmiş ki, her sayfasında yüzer kitap yazılmış; ve her satırında yüzer sayfa derc edilmiş; ve her kelimesinde yüzer satır mevcuttur; ve her harfinde yüzer kelime var; ve her noktasında kitabın muhtasar bir fihristeciği bulunur bir tarza getirmiştir. O kitabın sayfaları, satırları, tâ noktalarına kadar yüzer cihette Nakkaşını, Kâtibini öyle vuzuhla gösteriyor ki, o kitab-ı kâinatın müşahedesi, kendi vücudundan yüz derece daha ziyade Kâtibinin vücudunu ve vahdetini ispat eder. Çünkü bir harf kendi vücudunu bir harf kadar ifade ettiği halde, kâtibini bir satır kadar ifade ediyor.

Evet, bu kitab-ı kebîrin bir sayfası, zemin yüzüdür. O sayfada nebâtat, hayvânat taifeleri adedince kitaplar birbiri içinde, beraber, bir vakitte, yanlışsız, gayet mükemmel bir surette, bahar mevsiminde yazıldığı gözle görünüyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Rabbinin yoluna hikmetle çağır.” Nahl Sûresi, 16:125.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İkinci Nükte / Sonraki Risale: Dördüncü Nükte
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adedince : sayısınca
âyet : Kur’ân’da yer alan her bir cümle
cihet : taraf, yön
cilve : görünme, yansıma
derc etmek : yerleştirmek
Eskişehir Hapishanesi :
fihriste : özet, bir kitabın içindekiler bölümü
hayvânat : hayvanlar
ism-i Âzam : Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
ism-i Hakem : Allah’ın haklıyı haksızdan ayırdığını, herbir şey hakkında küllî hüküm sahibi olduğunu ve onların hangi keyfiyette olacağına dair hükmünün bulunduğunu ifade eden ismi
kâinat : evren
kaside : büyük bir şahsı övmek için yazılan şiir (burada mecazî anlamda kullanılmıştır)
Kâtip : yazan, varlıkları bir kitap gibi yazan Allah
kitab-ı kâinat : kâinat kitabı
kitab-ı kebîr : büyük bir kitabı andıran kâinat
manzum : kâfiyeli ve ölçülü bir şekilde yazılan
mevcut : var olma
muhtasar : kısa, özet
müsvedde : karalama halinde yazı
müşahede : gözlemleme
Nakkaş : her bir varlığı nakışlı şekilde yaratan Allah
nebat : bitki
nebâtat : bitkiler
nükte : ince ve derin anlamlı söz
Ramazan-ı Şerif : Ramazan ayı
suret : biçim, şekil
taife : grup, topluluk
tarz : biçim, şekil
tecellî-i âzam : en büyük yansıma, görünüm
vahdet : birlik
vuzuh : açıklık
vücud : varlık
zemin : yer
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...