ÜÇÜNCÜ NÜKTE

Şu dünyada zamanın fenâ ve zevâl-i eşyadaki tesiratı gayet muhteliftir. Ve mevcudat ise, mütedahil daireler gibi birbiri içinde iken, hükümleri zeval noktasında ayrı ayrı oluyor.

Nasıl ki saatin saniyelerini sayan dairesi, dakikayı ve saati ve günleri sayan daireleri zâhiren birbirine benzer, fakat sür’atte birbirine muhaliftir. Öyle de, insandaki cisim, nefis, kalb, ruh daireleri öyle mütefavittir. Meselâ, cismin bekàsı, hayatı, vücudu, bulunduğu bir gün, belki bir saat olduğu ve mazi ve müstakbeli mâdum ve meyyit bulunduğu halde, kalbin hazır günden çok gün evvel, çok gün sonraki zamana kadar daire-i vücudu ve hayatı geniştir. Ruhun hazır günden seneler evvel ve seneler sonraki bir daire-i azîme, daire-i hayatına ve vücuduna dahildir.

İşte bu istidada binaen, hayat-ı kalbî ve ruhîye medar olan marifet-i İlâhiye ve muhabbet-i Rabbâniye ve ubudiyet-i Sübhâniye ve marziyât-ı Rahmâniye cihetiyle, bu dünyadaki fâni ömür, bâki bir ömrü tazammun eder ve ebedî ve bâki bir ömrü intaç eder ve bâki ve lâyemut bir ömür hükmüne geçer. 1

Evet, Bâkî-i Hakikînin muhabbet, marifet, rızası yolunda bir saniye, bir senedir. Eğer Onun yolunda olmazsa, bir sene bir saniyedir. Belki Onun yolunda bir saniye lâyemuttur, çok senelerdir. Ve dünya cihetinde ehl-i gafletin yüz senesi bir saniye hükmüne geçer.

Meşhur böyle bir söz var ki, سِنَةُ الْفِرَاقِ سَنَةٌ وَسَنَةُ الْوِصَالِ سِنَةٌ Yani, “Firâkın bir saniyesi bir sene kadar uzundur ve visâlin bir senesi bir saniye kadar kısadır.” Ben bu fıkranın bütün bütün aksine diyorum ki:..

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Tevbe Sûresi, 9:111.
Önceki Risale: İkinci Lem'a / Sonraki Risale: Dördüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arzu-yu bekà : devamlı ve kalıcı olma arzusu, sonsuz yaşama isteği
bâki : devamlı olan, kalıcı
Bâkî-i Hakikî : gerçek mânâda sonsuza kadar varlığı devam eden Allah
bekà : sonsuzluk
cihet : taraf, yön
cisim : beden
daire-i azîme : büyük daire, alan
daire-i hayat : hayat alanı
daire-i vücud : varlık dairesi
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
ehl-i gaflet : âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı duyarsız olanlar
fâni : geçici, ölümlü
fenâ : geçici olma
fıtrat : yaratılış, mizaç
firâk : ayrılık
hadsiz : sınırsız, sayısız
hakikat : asıl, esas, gerçek mahiyet
hayat-ı kalbî ve ruhî : kalbin ve ruhun hayatı
intaç etme : sonuç verme
istidad : yetenek
lâyemut : ölümsüz
mâdum : yok, hiç olmuş
marifet : Allah’ı tanıma ve bilme
marifet-i İlâhiye : Allah’ı bilme ve tanıma
marziyât-ı Rahmâniye : Allah’ın rızasına uygun olan şeyler
mazi : geçmiş zaman
medar : dayanak noktası, kaynak
mevcudat : varlıklar
meyyit : ölü, cenaze
muhabbet : sevgi
muhabbet-i Rabbâniye : Allah sevgisi
muhalif : aykırılık gösteren
müstakbel : gelecek zaman
mütedahil : iç içe
mütefavit : çeşitli, farklı
nefis : maddî lezzetlere düşkün olan duygu
rıza : memnuniyet, hoşnutluk
sür’at : hız
tazammun etme : içine alma, kapsama
tesirat : tesirler, etkiler
ubudiyet-i Sübhâniye : bütün kusur ve noksanlıklardan uzak olan Allah’a edilen kulluk
zâhiren : dış görünüş itibariyle
zeval : sona erme, yokluk
zevâl-i eşya : varlıkların kaybolup gitmesi
Yükleniyor...