مَغْفِرَةً kelimesi nasıl bu lâtif imayı gösteriyor; öyle de, sûrenin başındaki 1 لِيَغْفِرَ لَكَ اللّٰهُ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَاَخَّرَ cümlesiyle münasebettardır. Sûrenin başı -hakikî günahlardan mağfiret değil; çünkü ismet var, günah yok- belki makam-ı nübüvvete lâyık bir mânâ ile Peygambere müjde-i mağfiret ve âhirinde Sahabelere mağfiret ile müjde etmekle, o imaya bir letâfet daha katar.

İşte, âhir-i Feth’in mezkûr üç âyeti, o vücuh-u i’câzından yalnız ihbar-ı gaybî vechinin çok vücuhundan yalnız yedi vechini bahsettik. Cüz-ü ihtiyarî ve kadere dair Yirmi Altıncı Sözün âhirinde, şu âhirki âyetin hurufatının vaziyetindeki mühim bir lem’a-i i’câza işaret edilmiştir.

Bu âhirki âyet, cümleleriyle Sahabeye baktığı gibi, kayıtlarıyla dahi yine Sahabenin ahvâline bakıyor. Ve elfâzıyla Sahabenin evsâfını ifade ettikleri gibi, 2 hurufâtıyla ve o âyetteki hurufâtın tekerrür-ü adediyle yine Ashab-ı Bedir, Uhud, Huneyn, Suffe, Rıdvan gibi tabakat-ı meşhure-i Sahabede bulunan zatlara işaret ettikleri gibi, ilm-i cifrin bir nev’i ve bir anahtarı olan tevafuk cihetiyle ve ebced hesabıyla daha çok esrarı ifade ediyor.

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَناَۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 3

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Tâ ki, Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın.” Fetih Sûresi, 48:2.
2 : bk. Ahmed İbni Hanbel, Fezâilü’s-Sahâbe: 1:434; İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr: 7:446; Suyûtî, ed-Dürru’l-Mensûr: 7:544; Alûsî, Rûhu’l-Meânî: 26:129; Bağâvî, Maâlimü’t-Tenzîl: 4:206.
3 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Lem'a / Sonraki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âhir-i Feth : Kur’ân-ı Kerimin 48. sûresi olan Fetih Sûresi’nin sonu
ahvâl : hâller, davranışlar
Ashab-ı Bedir : Hz. Peygamber (a.s.m.) ile Bedir muharebesinde bulunan sahâbiler
âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi
cihet : yön, taraf
cüz-ü ihtiyarî : insanda bulunan sınırlı irade
dair : ilgili, ait
ebced hesabı : Arap harflerinin her birisine farklı sayısal değerler verilerek yapılan hesap
elfâz : kelimeler, sözler
esrar : sırlar
evsâf : özellikler
hurufât : harfler
ihbar-ı gaybî : gayb âleminden gelen haberler
ilm-i cifr : harflerin sayı değerlerinden anlam çıkarmak üzerine kurulu ilim
ismet : günahsızlık
kader : Allah’ın meydana gelecek hadiseleri olmadan önce bilmesi, takdir etmesi, planlaması
lâtif : ince, güzel
lem’a-i i’câz : mu’cizelik parıltısı
letâfet : hoşluk, güzellik
mağfiret : bağışlanma
makam-ı nübüvvet : peygamberlik makamı
mânâ : anlam
mezkûr : adı geçen
müjde-i mağfiret : Allah’ın affetme müjdesi
münasebettar : ilgili, bağlantılı
nev’i : tür
Sahabe : Hz. Peygamberi (a.s.m.) hayattayken görüp onun yolundan giden Müslümanlar
sûre : Kur’ân-ı Kerim’i oluşturan herbir bölüm
tabakat-ı meşhure-i Sahabe : meşhur sahabilerin kendi aralarındaki farklı dereceleri
tekerrür-ü aded : sayı tekrarı
tevafuk : uygunluk
vaziyet : durum, hâl
vech : yön
vücuh : yönler
vücuh-u i’câz : mu’cize olma yönleri
zât : kişi
Yükleniyor...