Sûre-i Feth’in âhirindeki âyetin mânâ-yı işarîsiyle verdiği ihbar-ı gaybî münasebetiyle, gelecek âyette aynı haber, aynı mânâ-yı işarî ile verdiği münasebetle, bir nebze ondan bahsedilecek.

Bir tetimme

وَلَهَدَيْنَاهُمْ صِرَاطًا مُسْتَقِيمًا - وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَالرَّسُولَ فَاُولٰۤئِكَ مَعَ الَّذِينَ اَنْعَمَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالصِّدِّيقِينَ وَالشُّهَدَاۤءِ وَالصَّالِحِينَ وَحَسُنَ اُولٰۤئِكَ رَفِيقًا 1

Bu âyetin beyanında binler nüktelerinden iki nükteye işaret edeceğiz.

BİRİNCİ NÜKTE

Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan, mefâhimiyle, mânâ-yı sarihiyle ifade-i hakaik ettiği gibi, üslûplarıyla, hey’âtıyla çok maânî-yi işariyeyi dahi ifade ediyor. Herbir âyetin çok tabaka-i mânâları var. Kur’ân ilm-i muhitten geldiği için, bütün mânâları murad olabilir. İnsanın cüz’î fikri ve şahsî iradesiyle olan kelâmlar gibi bir iki mânâya inhisar etmez.

İşte bu sırra binaen, âyât-ı Kur’âniyenin ehl-i tefsir tarafından hadsiz hakaiki beyan edilmiş. Müfessirînin beyan etmediği daha çok hakaiki var. Ve bilhassa hurufâtında ve mânâ-yı sarihinden başka işârâtında çok ulûm-u mühimme vardır.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Muhakkak onları doğru yola ilettik. Her kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Al-lah’ın kendilerine pek büyük nimetler bağışladığı peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salih kimselerle beraberdirler. Ne güzel arkadaştır onlar!” Nisâ Sûresi, 4:68-69.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Lem'a / Sonraki Risale: Sekizinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhir : son
âyât-ı Kur’âniye : Kur’ân ayetleri
âyet : Kur’ân’ın her bir cümlesi
âyet-i kerime : Kur’ân’ın herbir cümlesi
beyan etmek : açıklamak
beyan : açıklama, anlatım
bilhassa : özellikle
binaen : dayanarak
cüz’î : ferdî, az, sınırlı
ehl-i tefsir : Kur’ân’ı tefsir eden, yorumlayan âlimler
hadsiz : sayısız, sınırsız
hakaik : gerçekler
hey’ât : yapısal özellikler
hurufât : harfler
ifade-i hakaik : hakikatlerin ifade edilmesi
ihbar-ı gaybî : bilinmeyen âlemler hakkında haber verme
ilm-i muhit : herşeyi içine alan ilim
inhisar etmek : sınırlandırmak
irade : dileme, tercih etme
işârât : işaretler
kelâm : ifade, söz
Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan : açıklamaları mu’cize olan Kur’ân
maânî-yi işari : işaret edilen mânâlar
mânâ : anlam
mânâ-yı işarî : işaretlerle ifade edilen anlam
mânâ-yı sarih : açık olarak ifade edilen, anlaşılan mânâ
mefâhim : mefhumlar, kavramlar
murad olunmak : istenmek, kastedilmek
müfessir : Kur’ân-ı Kerimi tefsir eden, yorumlayan âlim
münasebet : bağlantı, ilişki
nebze : az miktar
nükte : ince ve derin anlamlı söz
Sûre-i Feth : Fetih Sûresi, Kur’ân-ı Kerimin 48. sûresi
şahsî : kişisel
tabaka-i mânâ : mânâ derecesi
tetimme : ek, tamamlayıcı not
ulûm-u mühimme : önemli ve değerli ilimler
üslûp : ifade tarzı
Yükleniyor...