İşte bu sırr-ı rahmet yavruların hakkında cereyan ettiği gibi, zaaf ve acz noktasında yavrular hükmüne geçen ihtiyarlar hakkında da câridir. Bana kanaat-i kat’iye verecek derecede tecrübeler vardır ki, nasıl çocukların aczlerine binaen, rahmet tarafından, rızıkları harika bir surette memeler musluklarından gönderiliyor ve akıttırılıyor; öyle de, mâsumiyet kesb eden imanlı ihtiyarların rızıkları da bereket suretinde gönderiliyor. Hem bir hanenin bereket direği, o hanedeki ihtiyarlar olduğu; hem bir haneyi belâlardan muhafaza edici, içindeki beli bükülmüş mâsum ihtiyarlar ve ihtiyareler bulunduğu, HAŞİYE hadis-i şerifin bir parçası olan لَوْ لاَ الشُّيوُخُ الرُّكَّعُ لَصُبَّ عَلَيْكُمُ الْبَلاَءُ صَبًّا yani, “Beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı, belâlar sel gibi üzerinize dökülecekti” diye ferman etmekle, bu hakikati ispat ediyor.

İşte, madem ihtiyarlıktaki zaaf ve acz, bu derece rahmet-i İlâhiyenin celbine medardır. Ve madem Kur’ân-ı Hakîm,

اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَآ اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُلْ لَهُمَا اُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا - وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِى صَغِيرًا 1

âyetiyle, beş cihetle gayet mucizâne bir surette ihtiyar peder ve valideye karşı hürmete ve şefkate evlâtları davet ediyor. Ve madem İslâmiyet dini, ihtiyarlara hürmet ve merhameti emrediyor. Ve madem insaniyet fıtratı, ihtiyarlara karşı hürmet ve merhameti iktiza ediyor. Elbette biz ihtiyarlar, gençlik iştihâsıyla olan muvakkat bir zevk-i maddî yerine, mânevî ve dâimî ve mühim inâyet-i İlâhiyeden ve rikkat-i cinsiyeden gelen rahmet ve hürmet, ve rahmet ve hürmetten neş’et eden ezvâk-ı ruhaniyeyi alıyoruz.

O halde biz bu ihtiyarlığımızı yüz gençliğe değişmemeliyiz. Evet, ben kendim sizi temin ediyorum ki, Eski Said’in on senelik gençliğini bana verseler, ben şimdi Yeni Said’in bir senelik ihtiyarlığını vermeyeceğim. Ben ihtiyarlığımdan razıyım; siz de razı olmalısınız.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Hadisin tamamı وَلَوْ لاَ الْبَهَائِمُ الرُّتَّعُ وَالصِّبْيَانُ الرُّضَّعُ... “ve eğer otlayan hayvanlar ve süt emen bebekler olmasaydı…” ilâ âhir (ev kemâ kàl). [el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 2:163; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, 5:344, no: 7523; el-Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, 3:345.]
1 : “Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını ger ve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.’” İsrâ Sûresi, 17:23-24.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : güçsüzlük
âyet : Kur’an’da yer alan her bir cümle
belâ : büyük sıkıntı
celb : çekme
cihet : taraf, yön
daimî : sürekli
ev kemâ kâl : veya söylediği gibi
evlât : çocuk
ferman etmek : buyurmak
fıtrat : yaratılış, mizaç
hadis-i şerif/hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hakikat : gerçek
hane : ev
hürmet : saygı
ihtiyare : yaşlı kadın
iktiza etmek : gerektirmek
ilâ âhir : sonuna kadar
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın yardımı
insaniyet : insanlık
iştihâ : istek ve arzu
kesb eden : kazanan
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mâsum : günahsız
mâsumiyet : günahsızlık, zavallılık
medar : sebep, vesile
merhamet : şefkat, acıma
mucizâne : mucizeli bir şekilde
muhafaza etmek : korumak
muvakkat : geçici
mühim : önemli
peder : baba
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın herşeyi kuşatan sonsuz rahmeti
rızık : yenip içilen şey
rikkat-i cinsiye : kendi cinsinden olana karşı duyulan acıma hissi
suret : biçim, şekil
valide : anne
zaaf : zayıflık
zevk-i maddî : maddî zevk, bedenle alınan zevk
Yükleniyor...