Eğer bütün eşya birden o Kadîr-i Ezelîye ve Alîm-i Külli Şeye verilmezse, o vakit sinek gibi en küçük birşeyin vücudunu, dünyanın ekser nevilerinden hususî bir mizanla toplamak lâzım gelmekle beraber; o küçük sineğin vücudunda çalışan zerreler, o sineğin sırr-ı hilkatini ve kemâl-i san’atını bütün dekaikiyle bilmekle olabilir.

Çünkü esbab-ı tabiiye ile esbab-ı maddiye, bilbedahe ve umum ehl-i aklın ittifakıyla, hiçten icad edemez. Öyleyse, herhalde, onlar icad etse, elbette toplayacak. Madem toplayacak; hangi zîhayat olursa olsun, ekser anâsır ve envâından nümuneler, içinde vardır. Adeta kâinatın bir hülâsası, bir çekirdeği hükmündedir.

Elbette, o halde bir çekirdeği bütün bir ağaçtan, bir zîhayatı bütün rû-yi zeminden ince elekle eleyip ve en hassas bir mizanla ölçüp toplattırmak lâzım geliyor. Ve madem esbab-ı tabiiye cahildir, câmiddir; bir ilmi yoktur ki bir plân, bir fihriste, bir model, bir program takdir etsin, ona göre mânevî kalıba gelen zerrâtı eritip döksün, tâ dağılmasın, intizamını bozmasın.

Halbuki herşeyin şekli, heyeti hadsiz tarzlarda olabildiği için, hadsiz had ve hesaba gelmez eşkâller, miktarlar içinde birtek şekil ve miktarda, sel gibi akan anâsırın zerreleri dağılmayarak, muntazaman, miktarsız, kalıpsız, birbiri üstünde kitle halinde durdurmak ve zîhayata muntazam bir vücut vermek, ne derece imkândan, ihtimalden, akıldan uzak olduğu görünüyor.

Elbette kimin kalbinde körlük yoksa görür. Evet, bu hakikate binaen,

اِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللّٰهِ لَنْ يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ

bu âyet-i azîmenin sırrıyla, HAŞİYE bütün esbab-ı maddiye toplansa, onların ihtiyarları da olsa, birtek sineğin vücudunu ve o vücudun cihazatını mizan-ı mahsusla toplayamazlar. Toplasalar da, o vücudun miktar-ı muayyenesinde durduramazlar. Durdursalar da, daima tazelenmekte olan ve o vücuda gelip çalışan zerrâtı, muntazaman çalıştıramazlar. Öyleyse, bilbedahe, esbab bu eşyaya sahip çıkamazlar.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Yani, “Allah’tan başka bütün çağırdığınız ve ibadet ettiğiniz şeyler toplansalar da, asla bir sineği halk edemezler.” Hac Sûresi, 22:73.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Alîm-i Külli Şey : herşeyi bilen ve herşey ilmi dahilinde olan Allah
anâsır : unsurlar, elementler
âyet-i azîme : büyük ve yüce âyet
bilbedahe : açıkça
binaen : dayanarak
câmid : cansız
cihazat : cihazlar, organlar
daima : sürekli, devamlı
dekaik : incelikler
ehl-i akıl : akıl sahipleri
ekser : çok
envâ : neviler, türler
esbab-ı maddiye : maddî sebepler
esbab-ı tabiiye : doğal sebepler
eşkâl : şekiller, biçimler
eşya : varlıklar
fihriste : özet, liste
had ve hesaba gelmemek : sınırsız ve sayısız olmak
hadsiz : sayısız
hakikat : gerçek, esas
halk etmek : yaratmak
heyet : genel yapı
hususî : gerçek
hülâsa : özet, öz
icad etme : var etme, yaratma
ihtiyar : irade, dileme, seçim gücü
imkân : mümkün, olabilirlik
intizam : düzen, ahenk
ittifak : anlaşma, birlik
Kadîr-i Ezelî : varlığının başlangıcı ve sonu olmayıp zamanla sınırlı olmayan ve herşeye gücü yeten Allah
kâinat : evren
kemâl-i san’at : san’at mükemmelliği
miktar-ı muayyen : belirlenmiş miktar
mizan : ölçü, denge
mizan-ı mahsus : özel ölçü
muntazam : düzenli
muntazaman : düzenli olarak
nevi : çeşit, tür
nümune : örnek
rû-yi zemin : yeryüzü
sırr-ı hilkat : yaratılış sırrı
takdir etmek : belirlemek
umum : bütün, genel
vücud : beden, varlık
vücuda gelmek : meydana gelmek
vücut vermek : yaratmak, var etmek
zerrât : zerreler, atomlar
zîhayat : canlı
Yükleniyor...