Ve hiddet ettiğin adamlar, eğer aldanmışlarsa, bilmeyerek sana zulmediyorlar; onlar hiddete lâyık değiller. Eğer bilerek ve garazla ve dalâlet hesabına seni incitiyorlar ve işkence yapıyorlarsa, onlar pek yakın bir zamanda ölümün idam-ı ebedîsiyle kabrin haps-i münferidine girip daimî sıkıntılı azap çekecekler.

Sen onların zulmü yüzünden hem sevap, hem fâni saatlerini bâkileştirmeyi, hem mânevî lezzetleri, hem vazife-i ilmiye ve diniyeyi ihlâsla yapmasını kazanıyorsun” diye ruhuma ihtar edildi.

Ben de bütün kuvvetimle “Elhamdü lillâh” dedim. İnsaniyet damarıyla o zalimlere acıdım, “Yâ Rabbi, onları ıslah eyle” diye dua ettim. Bu yeni hadisede, ifademde Dahiliye Vekâletine yazdığım gibi, on vecihle kanunsuz olduğu ve kanun namına kanunsuzluk eden o zalimler, asıl suçlu onlar olması gibi, öyle bahaneleri aradılar, işitenleri güldürecek ve hakperestleri ağlattıracak iftiraları ve uydurmalarıyla ehl-i insafa gösterdiler ki, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine ilişmeye, kanun ve hak cihetinde imkân bulamıyorlar, divaneliğe sapıyorlar.

Ezcümle, bir ay bizi tecessüs eden memurlar birşey bahane bulamadıklarından, bir pusula yazıp ki, “Said’in hizmetkârı bir dükkândan rakı almış, ona götürmüş,” o pusulayı imza ettirmek için hiç kimseyi bulamayıp, sonra yabanî ve sarhoş bir adamı yakalamışlar, tehditkârâne “Gel bunu imza et” demişler. O da demiş: “Tövbeler tövbesi olsun, bu acip yalanı kim imza edebilir?” Onları, pusulayı yırtmaya mecbur etmiş.

İkinci bir nümune: Bilmediğim ve şimdi dahi tanımadığım bir zat, atını, beni gezdirmek için vermiş. Ben de, rahatsızlığım için, teneffüs kastıyla, ekser günlerde, yazda bir iki saat gezerdim. O at ve araba sahibine elli liralık kitap vermeye söz vermiştim, tâ kaidem bozulmasın ve minnet altına girmeyeyim. Acaba bu işte hiçbir zarar ihtimali var mı?

Halbuki, “O at kimindir?” diye, elli defa bizlerden hem vali, hem adliyeciler, hem zabıta ve polisler sordular. Güya büyük bir hâdise-i siyasiye ve âsâyişe temas eden bir vakıadır!
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : tuhaf, şaşırtıcı
âsâyiş : kanuna uygunluk
bâki : devamlı olan, yok olmayan
cihet : yön
Dahili Vekâlet : İçişleri Bakanlığı
daimî : devamlı, sürekli
dalâlet : hak yoldan sapkınlık, inançsızlık, inkârcılık
divanelik : akılsızlık
ehl-i insaf : insaflı olanlar
ekser : çok
elhamdü lillâh : Allah’a hamd olsun!
ezcümle : örnek olarak
fâni : gelip geçici, ölümlü
garaz : kötü kasıt
hadise-i siyasiye : siyasî olay
hak : adalet
hakperest : doğruluktan ayrılmayan, hakkı tutan
hamiyet : din ve vatan gibi mukaddes değerleri koruma gayreti
haps-i münferid : hücre hapsi; tek başına hapsedilme
hiddet : öfke
hizmetkâr : hizmet yapan kimse
ıslah etmek : iyileştirmek, düzeltmek
idam-ı ebedî : dirilmemek üzere sonsuz yok oluş
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
ihtar etmek : hatırlatmak
insaniyet : insanlık
kaide : kural
kastıyla : amacıyla
mecbur etmek : zorunlu kılmak
minnet : iyilik karşısında kendini borçlu hissetme
namına : adına
nümune : örnek
pusula : küçük not kağıdı
yâ Rab : herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah’ım
şakirt : öğrenci, talebe
tecessüs eden : gizlice araştıran, casusluk yapan
tehditkârâne : tehdit ederek
temas eden : dokunan
teneffüs : dinlenme, temiz hava alma
vakıa : olay
vazife-i ilmiye ve diniye : ilim ve din görevi
vecih : yön
yabanî : yabancı
zalim : acımasız ve haksız davranan
zulüm : haksızlık
Yükleniyor...