Ben pek çok müteellim ve Nurlara gelen o zarardan dehşetli müteessir iken, bir inâyet-i İlâhiye imdadımıza yetişti. O gizlenmiş ve ehl-i hükûmet onları okumaya çok muhtaç olan o ehemmiyetli risaleleri kemâl-i merak ve dikkatle okumaya başlayıp, büyük resmî daireler adeta bir dershane-i Nuriye hükmüne geçti.

Tenkit fikriyle takdire başladılar. Hattâ Denizli’de, hiç haberimiz yokken, fevkalâde perde altında, matbu Âyetü’l-Kübrâ’yı resmî ve gayr-ı resmî pek çok adamlar okudular, imanlarını kuvvetlendirdiler, bizim hapis musibetimizi hiçe indirdiler.

Sonra bizi Denizli hapsine aldılar. Beni tecrid-i mutlak içinde ufunetli, rutubetli, soğuk bir koğuşa soktular. İhtiyarlık, hastalık ve benim yüzümden mâsum arkadaşlarımın zahmetlerinden bana gelen çok teellüm ve Nurların tatil ve müsaderesinden gelen çok teessüf ve sıkıntı içinde çırpınırken, birden inâyet-i Rabbâniye imdada yetişti.

Birden o koca hapishaneyi bir dershane-i Nuriyeye çevirip bir medrese-i Yusufiye (a.s.) olduğunu ispat ederek, Medresetü’z-Zehrâ kahramanlarının elmas kalemleriyle Nurlar intişara başladı. Hattâ o ağır şerâit içinde Nurun kahramanı, üç dört ay zarfında yirmiden ziyade Meyve ve Müdafaat Risalesinden yazdı. Hem hapiste, hem hariçte fütuhata başladılar. O musibetteki zararımızı büyük menfaatlere ve sıkıntılarımızı sevinçlere çevirdi.

1 عَسٰۤى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ sırrını tekrar gösterdi.

Sonra birinci ehl-i vukufun yanlış ve sathî zabıtlara binaen aleyhimizde şiddetli tenkitleri ve Maarif Vekilinin dehşetli hücumuyla beraber, aleyhimizde bir beyanname neşretmesiyle, hattâ bazı haberlerle bir kısmımızın idamına çalışıldığı hengâmda, bir inâyet-i Rabbâniye imdadımıza yetişti.

Başta Ankara ehl-i vukufunun şiddetli tenkitlerini beklerken, takdirkârâne raporları, hattâ beş sandık Nur Risalelerinde beş on sehiv buldukları halde, mahkemede onların sehiv ve yanlış gösterdikleri noktalar ayn-ı hakikat olduğunu ve onların sehiv ve yanlış dedikleri maddelerde kendileri sehiv ettiklerini ispat ettiğimiz gibi, beş yaprak raporlarında beş on sehiv ve yanlışlarını gösterdik.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Bakarsınız, sizin hoşlanmadığınız birşey, hakkınızda hayırlı olur.” Bakara Sûresi, 2:216.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Beşinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Yedinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Âyetü’l-Kübrâ : en büyük delil; Risale-i Nur’da Yedinci Şuâ adlı eser
ayn-ı hakikat : gerçeğin kendisi
beyanname : açıklama belgesi
dershane-i Nuriye : Risale-i Nur’ların okunduğu yer
ehemmiyetli : değerli, önemli
ehl-i vukuf : bilirkişi heyeti
fevkalâde : olağanüstü
fütuhat : fetihler, yayılmalar
gayr-ı resmî : resmi olmayan
hariçte : dışarıda
hengâm : zaman, dönem
inâyet-i Rabbâniye : Allah’ın inâyeti, yardımı
intişar : yayılma
kemâl-i merak ve dikkatle : oldukça meraklı ve dikkatli bir şekilde
Maarif Vekili : Milli Eğitim Bakanı
makamat : makamlar, mertebeler
matbu : basılmış
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân’a hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer; hapishane
Medresetü’z-Zehrâ :
menfaat : fayda, yarar
Meyve Risalesi : On Birinci Şuâ
musibet : belâ, büyük sıkıntı
Müdafaaname Risalesi : Üstad Bediüzzaman ve Risale-i Nur talebelerinin çeşitli mahkemelere sundukları savunmaların yer aldığı risale
müsadere : toplama
neşretmek : yayınlamak
Nurlar : Risale-i Nur
Nurun kahramanı : Risale-i Nur’a hizmette çok fedakârlıkta bulunan
risale : Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
sathî : sığ, yüzeysel
sehiv : hata, yanılgı
şerâit : şartlar
takdir etmek : bir şeye gerekli değeri göstermek
takdirkârâne : takdir edercesine
tecrid-i mutlak : tam bir yalnızlık, yalnız başına bırakma
teellüm : elem çekme
teessüf etme : üzülme
tenkit etmek : eleştirmek
ufunetli : kötü ve pis kokulu
zabıt : tutanak
zarfında : içinde
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...