Hem itiraf ediyorum ki, samimî ihlâsınızla, şan ve şeref perdesi altında nefsimi okşayan riyâdan beni bir derece kurtardınız. İnşaallah tam ihlâsa muvaffak olursunuz, beni de tam ihlâsa sokarsınız.

Bilirsiniz ki, Hazret-i Ali (r.a.), o mucizevâri kerametiyle ve Hazret-i Gavs-ı Âzam (k.s.) o harika keramet-i gaybiyesiyle, sizlere bu sırr-ı ihlâsa binaen iltifat ediyorlar.

Ve himayetkârâne teselli verip hizmetinizi mânen alkışlıyorlar. Evet, hiç şüphe etmeyiniz ki, bu teveccühleri ihlâsa binaen gelir. Eğer bilerek bu ihlâsı kırsanız, onların tokadını yersiniz. Onuncu Lem’adaki şefkat tokatlarını tahattur ediniz.

Böyle mânevî kahramanları arkanızda zahîr, başınızda üstad bulmak isterseniz, 1 وَيُؤْثِرُونَ عَلٰى اَنْفُسِهِمْ sırrıyla ihlâs-ı tâmmı kazanınız. Kardeşlerinizin nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.

Hattâ, en lâtif ve güzel bir hakikat-i imaniyeyi muhtaç bir mü’mine bildirmek ki, en mâsumâne, zararsız bir menfaattir; mümkünse, nefsinize bir hodgâmlık gelmemek için, istemeyen bir arkadaşla yaptırması hoşunuza gitsin.

Eğer “Ben sevap kazanayım, bu güzel meseleyi ben söyleyeyim” arzunuz varsa, çendan onda bir günah ve zarar yoktur; fakat mâbeyninizdeki sırr-ı ihlâsa zarar gelebilir.

DÖRDÜNCÜ DÜSTURUNUZ

Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir.


Ehl-i tasavvufun mâbeyninde fenâ fi’ş-şeyh, fenâ fi’r-resul ıstılahatı var. Ben sufî değilim. Fakat onların bu düsturu, bizim meslekte fenâ fi’l-ihvân suretinde güzel bir düsturdur.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Başkalarını kendi nefislerine tercih ederler.” Haşir Sûresi, 59:9.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirminci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi İkinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

binaen : dayanarak
çendan : gerçi
düstur : kural, kanun
ehl-i tasavvuf : tasavvuf ehli; Allah’a ulaşmak için tasavvuf yolunu seçenler
fazilet : değer, üstün özellik
fenâ fi’l-ihvân : kardeşlerinde fâni olma
fenâ fi’r-resul : peygamberde (a.s.m.) fâni olma ve bütün duygularında onu yaşatarak sünnetine tâbi olma
fenâ fi’ş-şeyh : şeyhte fâni olma
hakikat-i imaniye : iman hakikati, gerçeği
Hazret-i Gavs-ı Âzam : Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.)
himayetkârâne : koruyarak
hodgâmlık : bencillik
ıstılahat : her hangi bir ilme ait kelimeler, tabirler, terimler
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme, samimiyet
ihlâs-ı tâmme : tam bir ihlâs, samimiyet
iltifat : övgü
kat’iyen : kesin olarak
keramet : Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görülen olağanüstü hal ve hareket
keramet-i gaybiye : Allah’ın bir ikramı olarak gelecekle ilgili haber verme işlemi
lâtif : güzel, hoş
lem’a : parıltı
mâbeyn : ara, iki şeyin arası; bir şeyin ve topluluğun içinde olma
mânen : mânevî olarak
mânevî : maddî olmayan, mânâya ait
mâsumâne : günahsız bir şekilde
menfaat : fayda, yarar
menfaat-i maddiye : maddî yararlar
meziyet : üstün özellik
mucizevâri : mucize gibi
muvaffak olmak : başarmak
muvaffakiyet : başarı
mü’min : Allah’a inanan
nefis : insanın kendisi; insanı devamlı yasak zevk ve isteklere, kötülüklere teşvik eden duygu
riyâ : gösteriş
samimî : içten
sırr-ı ihlâs : ihlas sırrı
sufî : tasavvuf ilmiyle uğraşan
suret : biçim, şekil
şâkirâne : şükrederek
tahattur etmek : hatırlamak
tasavvur etmek : düşünmek, var saymak
teveccüh : insanların değer vererek yönelmeleri
üstad : öğretmen, hoca
zahîr : yardımcı, destek sağlayan
Yükleniyor...