Eğer deseniz: “Hadiste âlim tabiri var. Bir kısmımız yalnız kâtibiz.”

Elcevap: Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir. Eğer anlamasa da, madem Risale-i Nur şakirtlerinin bir şahs-ı mânevîsi var; şüphesiz o şahs-ı mânevî bu zamanın bir âlimidir. Sizin kalemleriniz ise, o şahs-ı mânevînin parmaklarıdır. Kendi nokta-i nazarımda liyakatsiz olduğum halde, haydi, hüsn-ü zannınıza binaen bu fakire bir üstadlık ve tebaiyet noktasında bir âlim vaziyetini verdiğinizden bağlanmışsınız. Ben ümmî ve kalemsiz olduğum için, sizin kalemleriniz benim kalemim sayılır; hadiste gösterilen ecri alırsınız.

Said Nursî
« Önceki Sayfa  |
Önceki Risale: Yirminci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi İkinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlim : ilim sahibi
binaen : dayanarak
ecir : sevap
hadis : Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mübarek söz, fiil ve hareketi veya onun onayladığı başkasına ait söz, iş veya davranış
hakikatli : varlıkların iç yüzünü ve hakikatini yakından bilen
hüsn-ü zan : güzel zanda bulunma
kâtib : el ile yazan
liyakat : lâyık olma
mühim : önemli
nokta-i nazar : bakış açısı
risale : Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
şahs-ı mânevî : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik
şakirt : talebe, öğrenci
tabir : ifade, söz
tebaiyet : tâbi olma, uyma
ümmî : okuma-yazma bilmeyen, tahsil görmemiş
üstad : hoca, öğretmen
Yükleniyor...