اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى حَفِيظِيَّتِهِ تَعَالٰى بِعَدَدِ تَجَلِّياَتِ اِسْمِهِ (الْوَارِثِ)، وَبِعَدَدِ جَمِيعِ مَا بَقِىَ بَعْدَ فَوَاتِ اُصُولِهَا وَآبآئِهَا وَصَوَاحِبِهَا، وَبِعَدَدِ مَوجُودَاتِ دَارِ اْلآخِرَةِ، وَبِعَدَدِ آمَالِ الْبَشَرِ الْمَحْفُوظَةِ ِلاَجْلِ الْمُكَافَأَةِ اْلاُخْرَوِيَّةِ. إِذْ دَوَامُ النِّعْمَةِ اَعْظَمُ نِعْمَةً مِنْ نَفسِ النِّعْمَةِ؛ وَبَقَاءُ اللَّذَّةِ لَذَّةٌ أَعْلٰى لَذَّةً مِنْ نَفسِ اللَّذَّةِ؛ وَالْخُلودُ فِى الْجَنَّةِ نِعْمَةٌ فَوْقَ نَفْسِ الْجَنَّةِ. وَهَكَذَا. فَحَفِيظِيَّتُهُ تَعَالٰى تَتَضَمَّنُ نِعَماً اَكْثَرَ وَاَزْيدَ وَاَعْلٰى مِنْ جَمِيعِ النِّعَمِ عَلٰى الْمَوْجُودَاتِ فِى جَمِيعِ الْكَائِنَاتِ

وَهٰكَذَا، فَقِسْ عَلٰى اِسْمِ (الرَّحْمٰنِ وَالرَّحِيمِ وَالْحَكِيمِ وَالْحَفِيظِ) سآئِرَ أَسْمَائِهِ الْحُسْنىٰ. فَالْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى كُلِّ اسْمٍ مِنْ أَسْمآئِهِ تَعَالٰى حَمْداً بِلاَ نِهَايَةٍ. لِمَا أَنَّ فِى كُلِّ اسْمٍ مِنْهَا نِعَماً بِلاَ نِهَايَةٍ

اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى الْقُرآنِ الَّذِى هُوَ تَرْجُمَانٌ لِكُلِّ مَا مَضٰى مِنْ جَمِيعِ اْلإِنْعَامَاتِ الَّتِى لاَ نِهَايَةَ لَهَا حَمْداً بِلاَ نِهَايَةٍ. اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى مُحَمَّدٍ عَليْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ حَمْداً بِلاَ نِهَايَةٍ. إِذْ هُوَ الْوَسِيلَةُ لِلاِيمَانِ الَّذِى فِيهِ جَمِيعُ الْمَفَاتِيحِ لِجَمِيعِ خَزَائِنِ النِّعمِ الَّتِى أَشَرْناَ إِلَيْهَا فِى هٰذَا الْباَبِ الثَّانِى آنِفاً. اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى نِعْمَةِ اْلاِسْلاَمِيَّةِ الَّتِى هِىَ مَرْضِيَّاتُ رَبِّ الْعَالَمِينَ، وَفِهْرِسْتَةٌ ِلاَنْوَاعِ نِعَمِهِ الْمَادِّيةِ وَالْمَعْنَوِيَّةِ، حَمْداً بِلاَ نِهَايَةٍ

AÇIKLAMA

Ve kezâ, Esmâ-i Hüsnâdan “Vâris” isminin tecelliyatı adedince ve babalar gibi usulün zevâlinden sonra bâki kalan fürûatın sayısınca ve âlem-i âhiretin mevcudatı adedince ve uhrevî mükâfatları almaya medar olmak üzere hıfzedilen beşerin amelleri sayısınca, sadâsı ile şu fezayı dolduracak kadar büyük bir “Elhamdü lillâh” ile hamd edilecek hafîziyet nimetidir. Çünkü, nimetin devamı, nimetin zâtından daha kıymetlidir. Lezzetin bekàsı, lezzetten daha lezizdir. Cennette devam, cennetin fevkindedir. Ve hâkeza... Binaenaleyh, Cenâb-ı Hakkın hafîziyeti tazammun ettiği nimetler, bütün kâinatta mevcut, bütün nimetlerden daha çok ve daha üstündedir. Bu itibarla dünya dolusu ile bir “Elhamdü lillâh” ister.

Şu zikredilen dört isme, bâki kalan Esmâ-i Hüsnâyı kıyas et ki, herbir isimde sonsuz nimetler bulunduğu için sonsuz hamdleri, şükürleri istilzam eder.

Ve kezâ, bütün nimet hazinelerini açmak salâhiyetinde olan, nimet-i imana vesile olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm dahi öyle bir nimettir ki, nev-i beşer ilelebed o zâtı (a.s.m.) medh ü senâ etmeye borçludur. Ve kezâ, maddî ve mânevî bütün nimetlerin envâına fihriste ve kaynak olan İslâmiyet ve Kur’ân nimeti de gayr-ı mütenâhi hamdleri bil’istihkak istilzam eder.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Birinci Bab / Sonraki Risale: Üçüncü Bab
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i âhiret : öldükten sonraki hayat, âhiret âlemi
amel : iş, davranış
bâki kalan : geride kalan
bâki : devamlı olan, yok olmayan
bekà : devamlılık, kalıcılık
beşer : insan
bil'istihkak : hak etmek suretiyle
binaenaleyh : bundan dolayı
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan, sonsuz şeref ve azamet sahibi yüce Allah
elhamdü lillâh : “ezelden ebede her türlü hamd ve övgü, şükür ve minnet Allah’a mahsustur”
envâ : türler, çeşitler
Esmâ-i Hüsnâ : Cenâb-ı Hakkın en güzel isimleri
fevkinde : üstünde
feza : uzay
fihriste : liste, muhteva
fürûat : sonraki nesiller
gayr-ı mütenâhi : sınırsız, sonsuz
hafîziyet : Allah’ın herşeyi koruyup saklaması
hâkeza : bunun gibi
hamd etmek : şükür ve övgülerini sunmak
hamd : övgü ve şükür
hıfzedilmek : korunmak, muhafaza edilmek
ilelebed : sonsuza kadar
istilzam etmek : gerektirmek
kezâ : bunun gibi
kıyas etmek : karşılaştırmak
leziz : lezzetli
medar olmak : sebep olmak
medh ü senâ etmek : överek, yüceltmek
mevcudat : varlıklar
mevcut : var
mükâfat : ödül
nev-i beşer : insanlık
nimet : iyilik, lütuf, ihsan
nimet-i iman : iman nimeti
sadâ : ses
salâhiyet : yetki
tazammun etmek : içine almak, kapsamak
tecelliyât : görünümler, yansımalar, İlâhî isimlerin varlıklarda eserini göstermesi
uhrevî : ahirete ait
usul : asıllar, atalar
Vâris : Bâkî olan, herşeyin kendisine döneceği, varislerin en hayırlısı Allah
zevâl : geçicilik, yokluk
zikretmek : anmak, hatırlatmak
Yükleniyor...