Sabık tahkikatınızdan, zerre miktar şuuru bulunan anlayacak ki, esbaba, tabiata icad vermek mümtenidir, muhaldir. Ve herşeyi doğrudan doğruya Vâcibü’l-Vücuda vermek vâciptir, zarurîdir. Elhamdü lillâhi ale’l-îmân 1 deyip iman ediyorum.

“Yalnız bir şüphem var: Cenâb-ı Hakkın Hâlık olduğunu kabul ediyorum. Fakat bazı cüz’î esbabın ehemmiyetsiz şeylerde icada müdahaleleri ve bir parça medh ü senâ kazanmaları, saltanat-ı rububiyetine ne zarar verir? Saltanatına noksaniyet gelir mi?”

Elcevap: Bazı risalelerde gayet kat’î ispat ettiğimiz gibi, hâkimiyetin şe’ni, müdahaleyi reddetmektir. Hattâ, en ednâ bir hâkim, bir memur, daire-i hâkimiyetinde oğlunun müdahalesini kabul etmiyor.

Hattâ, hâkimiyetine müdahale tevehhümüyle, bazı dindar padişahlar, halife oldukları halde mâsum evlâtlarını katletmeleri, bu redd-i müdahale kanununun hâkimiyette ne kadar esaslı hükmettiğini gösteriyor.

Bir nahiyede iki müdürden tut, tâ bir memlekette iki padişaha kadar, hâkimiyetteki istiklâliyetin iktiza ettiği men-i iştirak kanunu, tarih-i beşerde çok acip hercümerc ile kuvvetini göstermiş.

Acaba âciz ve muavenete muhtaç insanlardaki âmiriyet ve hâkimiyetin bir gölgesi bu derece müdahaleyi reddetmeyi ve başkasının müdahalesini men etmeyi ve hâkimiyetinde iştirak kabul etmemeyi ve makamında istiklâliyetini nihayet taassupla muhafazaya çalışmayı gör; sonra, hâkimiyet-i mutlaka rububiyet derecesinde; ve âmiriyet-i mutlaka ulûhiyet derecesinde; ve istiklâliyet-i mutlaka ehadiyet derecesinde; ve istiğnâ-yı mutlak kadîriyet-i mutlaka derecesinde bir Zât-ı Zülcelâlde, bu redd-i müdahale ve men-i iştirak ve tard-ı şerik, ne derece o hâkimiyetin zarurî bir lâzımı ve vâcip bir muktezası olduğunu, kıyas edebilirsen et.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bize ihsan ettiği iman nimeti sebebiyle Allah’a hamd olsun.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi İkinci Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Dördüncü Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmiriyet-i mutlaka : sınırsız ve tam bir âmirlik, yöneticilik
Cenâb-ı Hak : Hakkın tâ kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
daire-i hâkimiyet : egemenlik, üstünlük, âmirlik dairesi
ednâ : basit, küçük
ehadiyet : Allah’ın birliğinin her bir varlıkta görünmesi
hâkimiyet : hükmü ve idaresi altına alma
hâkimiyet-i mutlaka : sınırsız ve tam bir egemenlik
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
halife : Müslümanların dinî reisi
hercümerc : karma karışıklık
icad vermek : var etme özelliği vermek
icad : yaratma
iktiza etmek : gerektirmek
istiğnâ-yı mutlak : sınırsız zenginlik, hiçbir şeye muhtaç olmama
istiklâliyet : bağımsızlık
istiklâliyet-i mutlaka : kesin ve sınırsız bağımsızlık
iştirak : ortaklık
kadîriyet-i mutlaka : Cenâb-ı Hakkın gücünün sınırsız olarak her şeyde görünmesi
medh ü senâ : övme ve yüceltme
memur : emir altında olan, görevli
men-i iştirak : ortaklığı kabul etmemek
muavenet : yardım
mukteza : bir şeyin gereği
mümteni : imkânsız
nahiye : bucak, ilçelerin bir müdürle yönetilen bölümlerinden her birisi
redd-i müdahale kanunu : hiç kimsenin karışmasını kabul etmeme kanunu
risale : Risale-i Nur’u oluşturan bölümlerden her birisi
rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi
saltanat : hakimiyet
saltanat-ı rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği
şe’n : temel özellik
taassup : aşırı derecede, körü körüne bağlılık
tard-ı şerik : ortağı, ortaklığı reddetmek
tarih-i beşer : insanlık tarihi
tevehhüm : kuruntu
ulûhiyet : ibadete ve itaat edilmeye layık olma, İlâhlık
Vâcibü’l-Vücud : varlığı gerekli olan, var olmak için hiçbir sebebe ihtiyacı bulunmayan Allah
vâcip : mutlaka gerekli olan
zarurî : zorunlu, gerekli
Zât-ı Zülcelâl : sonsuz büyüklük ve haşmet sahibi Zât, Allah
Yükleniyor...