Evet, ehl-i hak, gayet kuvvetli bir nokta-i istinad olan iman-ı billâhtan gelen tevekkül ve teslimle, başkalara arz-ı ihtiyaç edip muavenet ve yardımlarını istemez. İstese de gayet fedakârâne yapışmaz.

Ehl-i dünya, dünya işlerinde hakikî nokta-i istinadlarından gaflet ettiklerinden, zaaf ve acze düşüp, şiddetli bir surette yardımcılara ihtiyacını hisseder; samimâne, belki fedakârâne ittifak ederler.

İşte, ehl-i hak, ittifaktaki hak kuvvetini düşünmediklerinden ve aramadıklarından, haksız ve muzır bir netice olan ihtilâfa düşerler.

Haksız ehl-i dalâlet ise, ittifaktaki kuvveti, aczleri vasıtasıyla hissettiklerinden, gayet mühim bir vesile-i makasıd olan ittifakı elde etmişler.

İşte, ehl-i hakkın bu haksız ihtilâf marazının merhemi ve ilâcı,

1 وَلاَ تَنَازَعوُا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ âyetindeki şiddetli nehy-i İlâhî,

2 وَتَعَاوَنوُا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوى âyetinde, hayat-ı içtimaiyece gayet hikmetli emr-i İlâhîyi düstur-u hareket etmek; ve ihtilâfın İslâmiyete ne derece zararlı olduğunu ve ehl-i dalâletin ehl-i hakka galebesini ne derece teshil ettiğini düşünüp, kemâl-ı zaaf ve acz ile, o ehl-i hakkın kafilesine fedakârâne, samimâne iltihak etmektir, şahsiyetini unutmakla riyâ ve tasannudan kurtulup ihlâsı elde etmektir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider.” Enfâl Sûresi, 8:46.
2 : “Birbirinizle iyilik ve takvâda yardımlaşın.” Mâide Sûresi, 5:2.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Dokuzuncu Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Birinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : güçsüzlük
âhiret : öldükten sonra yaşanacak olan sonsuz hayat
arz-ı ihtiyaç etmek : ihtiyacını bildirmek, muhtaç olduğunu söylemek
âyet : Kur’an’da yer alan her bir cümle
düstur-u hareket : hareket prensibi
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapanlar, inançsız kimseler
ehl-i dünya : dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler
ehl-i hak : doğru ve hak yolda olan kimseler
ekseriyetle : çoğunlukla
emr-i İlâhî : Allah’ın emri
fedakârâne : fedakârca
gaflet : Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli
galebe : üstün gelme
hamiyet : mukaddes değerleri koruma duygusu ve gayreti
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayat-ı içtimaiye : toplumsal hayat
hikmetli : içinde derin hakikatlerin bulunduğu bir şekilde
himmet : ciddî gayret
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
ihtilâf : anlaşmazlık, uyuşmazlık
iltihak etmek : katılmak
iman-ı billâh : Allah’a iman
ittifak : anlaşma, birlik
kemâl-ı zaaf ve acz : tam bir zayıflık ve güçsüzlük
muavenet : yardım
muzır : zararlı
nâmertlik : alçaklık, korkaklık
nehy-i İlâhî : Allah’ın yasaklaması
nokta-i istinad : dayanak noktası
riyâ : gösteriş
samimâne : samimi
tasannu : yapmacık harekette bulunmak
teshil etmek : kolaylaştırmak
tevekkül : Allah’a dayanma ve güvenme
vesile-i makasıd : hedeflere ulaşma aracı
Yükleniyor...