Vazifenizde müttehem olup, ehl-i dalâletin nazarında, sizden ve sizin mesleğinizden yüz derece aşağı olan, “din ile dünyayı kazanmak ve ilm-i hakikatle maişeti temin etmek, tamah ve hırs yolunda rekabet etmek” gibi müthiş ittihamlara mâruz kalıyorsunuz?

Bu marazın çare-i yegânesi: Nefsini ittiham etmek ve nefsine değil, daima karşısındaki meslektaşına taraftar olmak... Fenn-i âdâb ve ilm-i münazaranın ulemamâbeynindeki hakperestlik ve insaf düsturu olan şu “Eğer bir meselenin münazarasında kendi sözünün haklı çıktığına taraftar olup ve kendi haklı çıktığına sevinse ve hasmının haksız ve yanlış olduğuna memnun olsa, insafsızdır.” Hem zarar eder. Çünkü haklı çıktığı vakit, o münazarada bilmediği birşeyi öğrenmiyor. Belki gurur ihtimaliyle zarar edebilir. Eğer hak hasmının elinde çıksa, zararsız, bilmediği bir meseleyi öğrenip menfaattar olur, nefsin gururundan kurtulur. Demek insafhakperest, hakkın hatırı için nefsin hatırını kırıyor. Hasmının elinde hakkı görse, yine rıza ile kabul edip taraftar çıkar, memnun olur.

İşte bu düsturu ehl-i din, ehl-i hakikat, ehl-i tarikat, ehl-i ilim kendilerine rehber ittihaz etseler, ihlâsı kazanırlar. Ve vazife-i uhreviyelerinde muvaffak olurlar. Ve bu fecî sukut ve musibet-i hazıradan rahmet-i İlâhiye ile kurtulurlar.

سُبْحَانَكَ لاَعِلْمَ لَنَاۤ اِلاَّ مَاعَلَّمْتَنَاۤ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ 1

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Seni her türlü noksandan tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bilgimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, ilmi ve hikmeti herşeyi kuşatan Alîm-i Hakîmsin.” Bakara Sûresi, 2:32.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Dokuzuncu Lem'a / Sonraki Risale: Yirmi Birinci Lem'a
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

çare-i yegâne : tek çare
düstur : kanun, prensip
ehl-i dalâlet : doğru ve hak yoldan sapanlar, inançsız kimseler
ehl-i din : dindarlar, dinine bağlı olan kimseler
ehl-i hakikat : doğru ve hak yolda olan kimseler
ehl-i ilim : ilimle ilgilenen kişiler, âlimler
ehl-i tarikat : tarikata mensup olanlar
fecî : kötü
fenn-i âdâb : ahlâk ilmi
hak : doğru, gerçek
hakperest : doğruluktan ayrılmayan, hakkı tutan
hasım : düşman
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözetme
ilm-i hakikat : hakikat ilmi
ilm-i münazara : bir meseleyi tartışarak çözümleme ilmi
insaf : vicdana uygun davranış
insaflı : vicdanlı
ittiham etmek : suçlamak
ittihaz etmek : kabullenmek, edinmek
mâbeyn : bir topluluğun içinde ve arasında olan
maişet : geçim
maraz : hastalık
mâruz kalmak : bir şeyle yüz yüze gelmek, tesirinde kalmak
menfaattar : faydalı, yararlı
musibet-i hazıra : içinde bulunulan şimdiki belâ ve sıkıntı
muvaffak olmak : başarmak
nazar : bakış
nefis/nefs : kişinin kendisi
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın her şeyi kuşatan sonsuz rahmeti
rıza : hoşnutluk
sukut : alçalış, düşüş
tamah : açgözlülük, hırs
temin etmek : sağlamak
ulema : âlimler
vazife-i uhreviye : âhirete ait görev
Yükleniyor...