94. Zayıfın kavîye karşı izzet-i nefsi, kavîde tekebbür olur. Kavînin zayıfa karşı tevazuu, zayıfta tezellül olur.

Bir ulül’emrin makamındaki ciddiyeti vakardır, mahviyeti zillettir; hanesindeki ciddiyeti kibirdir, mahviyeti tevazudur.

Fert mütekellim-i vahde olsa, müsamahası ve fedakârlığı amel-i salihtir; mütekellim-i maalgayr olsa hıyanettir, amel-i tâlihtir.

Bir şahıs kendi namına hazm-ı nefis eder, tefahur edemez; millet namına tefahur eder, hazm-ı nefis edemez.

95. Tertib-i mukaddematta tevfiz tembelliktir; terettüb-ü neticede tevekküldür. Semere-i sa’yine ve kısmetine rıza kanaattir, meyl-i sa’yi kuvvetlendirir; mevcuda iktifâ, dûn-himmetliktir.

96. Evâmir-i şer’iyeye karşı itaat ve isyan olduğu gibi, evâmir-i tekviniyeye karşı da itaat ve isyan vardır. Birincisinde mükâfat ve mücâzâtın ekseri âhirette, ikincisinde ağlebi dünyada olur.

Meselâ, sabrın mükâfâtı zaferdir; atâletin mücâzâtı sefalettir; sa’yin sevabı servettir; sebatın mükâfâtı galebedir. Müsavatsız adalet, adalet değildir.

97. Temasül tezadın sebebidir. Tenasüp tesanüdün esasıdır. Sıgar-ı nefis tekebbürün menbaıdır. Zaaf gururun madenidir. Acz muhalefetin menşeidir. Merak ilmin hocasıdır.

98. Kudret-i fâtıra, ihtiyaç ile, hususan açlık ihtiyacıyla, başta insan, bütün hayvânâtı gemlendirip nizama sokmuş.

Hem âlemi hercümerçten halâs edip, hem ihtiyacı medeniyete üstad ederek terakkiyâtı temin etmiştir.

99. Sıkıntı sefahetin muallimidir. Yeis dalâlet-i fikrin, zulmet-i kalb ruh sıkıntısının menbaıdır.

100. اِذَا تَاَنَّثَ الرِّجَالُ بالتَّهَوُّسِ - تَرَجَّلَ النِّسَاۤءُ باِلتَّوَقُّح ِ 1

Bir meclis-i ihvâna güzel bir karı girdikçe riyâ, rekabet, haset damarı intibah eder. Demek, inkişaf-ı nisvandan, medenî beşerde ahlâk-ı seyyie inkişaf eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Erkekler hevâ ve hevesle kadınlaşırsa, kadınlar da nâşizelikle erkekleşir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : acizlik, güçsüzlük
ağleb : çoğunluk, genellik
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
âlem : dünya, kâinat
amel-i salih : dince makbul olan iyi, güzel ve faydalı iş
amel-i tâlih : faydasız, yararsız iş; makbul olmayan amel
atâlet : hareketsizlik, tembellik
dalâlet-i fikr : fikir sapkınlığı
dûn-himmetlik : gayretsizlik
ekser : çoğunluk
evâmir-i şer’iye : şeriatın emirleri
evâmir-i tekviniye : yaratılışa ait kurallar
fert : birey
galebe : üstün gelme
gurur : kibir, büyüklenme
halâs etme : kurtarma
hâne : ev
hayvânât : hayvanlar
hazm-ı nefs : kabullenmek, kendi adına feragat etmek
hercümerç : karışıklık, dağınıklık
hususan : bilhassa, özellikle
iktifâ : yetinme
kanaat : görüş, fikir
kudret-i fâtıra : herşeyin yaratıcısı olan Allah’ın kudreti
mahviyet : tevazu, alçak gönüllülük
menba : kaynak
menşe : kaynak
mevcud : var olan
meyl-i sa’y : çalışma eğilimi, isteği
muallim : öğreten, yetiştiren
muhalefet : zıt ve aykırı davranma
mücâzât : bir şeyin karşılığında görülen mükâfat veya ceza
müsamaha : hoşgörü
müsâvat : eşitlik, denklik
mütekellim-i maalgayr : birinci çoğul şahıs, biz
mütekellim-i vahde : birinci tekil şahıs, “ben”
nam : ad, ünvan
nizam : düzen, kanun
sa’y : çalışma, emek
sebat : kararlı olma
sefahet : beyinsizlik ve akılsızlık; yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük
sefalet : perişanlık, yoksulluk
semere-i sa’y : çalışmanın meyvesi, neticesi
servet : zenginlik
sıgar-ı nefis : nefsin küçüklüğü
tefâhur : iftihar etme, gurur duyma
tekebbür : kibirlenme, büyüklenme
temasül : birbirinin aynısı olma, karşılıklı benzeyiş
tenasüp : uygunluk
terakkiyat : yükselmeler, ilerlemeler
terettüb-ü netice : sonuç olarak ortaya çıkma
tertib-i mukaddemat : bir sonuca ulaşmak için uyulması gerekli olan sebepler sırası
tesanüd : dayanışma
tevazu : alçakgönüllülük
tevekkül : Allah’a güvenme ve Onu vekil kabul etme
tevfiz : yetki ve sorumluluğu başkasına veya Allah’a havale etme
tezad : zıtlık
üstad : hoca, öğretmen
yeis : ümitsizlik
zaaf : zayıflık, güçsüzlük
zillet : alçaklık, aşağılık
zulmet-i kalb : kalp katılığı, kalbin kararması
Yükleniyor...