Ve onların başına geçen en büyükleri, ispritizma ve manyetizmanın hâdisâtı nev’inden müthiş harikalara mazhar olan Deccal ise, daha ileri gidip, cebbârâne surî hükûmetini bir nevi rububiyet tasavvur edip ulûhiyetini ilân eder.

Bir sineğe mağlûp olan ve bir sineğin kanadını bile icad edemeyen âciz bir insanın ulûhiyet dâvâ etmesi ne derece ahmakçasına bir maskaralık olduğu malûmdur.

İşte böyle bir sırada, o cereyan pek kuvvetli göründüğü bir zamanda, Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın şahsiyet-i mâneviyesinden ibaret olan hakikî İsevîlik dini zuhur edecek, yani rahmet-i İlâhiyenin semâsından nüzul edecek, halihazır Hıristiyanlık dini o hakikate karşı tasaffi edecek, hurafattan ve tahrifattan sıyrılacak, hakaik-i İslâmiye ile birleşecek, mânen Hıristiyanlık bir nevi İslâmiyete inkılâp edecektir.

Ve Kur’ân’a iktida ederek, o İsevîlik şahs-ı mânevîsi tâbi ve İslâmiyet metbû makamında kalacak, din-i hak bu iltihak neticesinde azîm bir kuvvet bulacaktır.

Dinsizlik cereyanına karşı ayrı ayrı iken mağlûp olan İsevîlik ve İslâmiyet, ittihad neticesinde dinsizlik cereyanına galebe edip dağıtacak istidadında iken, âlem-i semâvâtta cism-i beşerîsiyle bulunan şahs-ı İsâ Aleyhisselâm, o din-i hak cereyanının başına geçeceğini, bir Muhbir-i Sadık, bir Kadîr-i Külli Şeyin vaadine istinad ederek haber vermiştir.1

Madem haber vermiş, haktır. Madem Kadîr-i Külli Şey vaad etmiş, elbette yapacaktır.

Evet, her vakit semâvâttan melâikeleri yere gönderen ve bazı vakitte insan suretine vaz’ eden (Hazret-i Cibril’in Dıhye suretine girmesi2 gibi) ve ruhanîleri âlem-i ervahtan gönderip beşer suretine temessül ettiren, hattâ ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını cesed-i misaliyle dünyaya gönderen bir Hakîm-i Zülcelâl,..

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Nisâ Sûresi, 4:159. Ayrıca bk. Buhârî, Enbiyâ, 49; Müslim, Îmân, 242-247; Tirmizî, Fiten, 62; Müsned, 4:226.
2 : bk. Buhârî, Menâkıb, 25; Müslim, Fezâlü’s-Sahâbe, 100; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 9:276.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Dördüncü Mektup / Sonraki Risale: On Altıncı Mektup
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, zavallı
âlem-i semâvât : gökler âlemi
Aleyhisselâm : Allah’ın selâmı onun üzerine olsun
azîm : büyük
cebbârâne : zorbaca, zor kullanarak
cereyan : hareket, akım
cism-i beşerî : insan cismi, bedeni
dâvâ : iddia
Deccal : kıyamet kopmadan önce gelen, İslâmı kaldırmaya çalışan, dinlere savaş açan yalancı ve aldatıcı kimse
Dıhye : çok yakışıklı Medineli bir Sahabî; Hz. Cebrâil Peygamberimize birkaç defa onun şeklinde gelmiştir
din-i hak : hak din, İslâm
galebe : üstün gelme
hâdisât : hadiseler, olaylar
hakaik-i İslâmiye : İslâmın hakikatleri, esasları
hakikat : doğru, gerçek
halihazır : şimdiki zaman
hurafat : aslı esası olmayan saçma inanışlar, hurafeler
icad : var etme, yoktan yaratma
iktida : uyma, tabi olma
iltihak : katılma
inkılâp : değişme, dönüşme
İsevîlik : Hz. İsâ’nın dini, Hıristiyanlık
ispritizma : ölülerin ruhlarıyla bazı şartlar altında haberleşmenin mümkün olduğuna inanan görüş ve bu maksatla yapılan deneyler
istidad : kàbiliyet
istinad : dayanma
ittihad : birleşme
Kadîr-i Külli Şey : sınırsız güç ve kudret sahibi olan ve herşeye gücü yeten Allah
mağlûp olan : yenilen
malûm : bilinen
manyetizma : telkin ve hipnoz yolu ile birini tesir altına alma
maskaralık : gülünç duruma düşme
mazhar olma : erişme, sahip olma
melâike : melekler
metbû : tabi olunan, uyulan
Muhbir-i Sâdık : doğru sözlü haber verici, Peygamber Efendimiz (a.s.m.)
nüzul : inme
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın rahmeti
rububiyet : rablık
ruhanî : maddî yapısı olmayan ve gözle görülemeyen ruh âlemine ait varlık
sema : gök, yücelik
semâvât : gökler
suret : görüntü, şekil
sûrî : görünüşte
şahs-ı İsâ : Hz. İsâ’nın (a.s.) şahsı
şahs-ı mânevî : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişi, topluluk
şahsiyet-i mâneviye : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik
tahrifat : değiştirmeler, bozmalar
tasaffi : saflaşma, arınma
vaz’ etme : koyma
zuhur : görünme, ortaya çıkma
Yükleniyor...