İki üç hafta sonra Ya’le ibni Münebbih meydan-ı harpten geldi; daha söylemeden Muhbir-i Sadık (a.s.m.) harbin tafsilâtını beyan etti. Ya’le kasem etti: “Dediğin gibi, aynen öyle oldu.” 1

Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, ferman etmiş:

اِنَّ الْخِلاَفَةَ بَعْدِى ثَلٰثوُنَ سَنَةً ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَضُوضًا
وَاِنَّ هٰذَا اْلاَمْرَ بَدَاَ نُبُوَّةً وَرَحْمَةً ثُمَّ يَكُونُ رَحْمَةً وَخِلاَفَةً ثُمَّ يَكُونُ مُلْكًا عَضُوضًا ثُمَّ يَكُونُ عُتُوًّا وَجَبَرُوتًا
2

deyip, Hazret-i Hasan’ın altı ay hilâfetiyle, Ciharyâr-ı Güzînin (Hulefâ-i Râşidînin) zaman-ı hilâfetlerini ve onlardan sonra saltanat şekline girmesini, sonra o saltanattan ceberut ve fesad-ı ümmet olacağını haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.

Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, ferman etmiş:

يُقْتَلُ عُثْمَانُ وَهُوَ يَقْرَاُ الْمُصْحَفَ
وَاَنَّ اللهَ عَسٰۤى اَنْ يُلْبِسَهُ قَمِيصًا وَاِنَّهُمْ يُرِيدُونَ خَلْعَهُ
3

deyip, Hazret-i Osman halife olacağını ve hal’i istenileceğini ve mazlum olarak, Kur’ân okurken katledileceğini haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.

Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, hacamat edip, mübarek kanını Abdullah ibni Zübeyr teberrüken şerbet gibi içtiği zaman ferman etmiş:

4وَيْلٌ لِلنَّاسِ مِنْكَ وَوَيْلٌ لَكَ مِنَ النَّاسِ deyip, harika bir şecaatle ümmetin başına geçeceğini ve müthiş hücumlara maruz kalacaklarını ve insanlar onun yüzünden dehşetli hâdiselere giriftar olacaklarını haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : el-Hafacî, Şerhu’ş-Şifâ, 3:210; İbnü’l-Kayyım el-Cevzî, Zâdü’l-Meâd (tahkik: Arnavûd), 3:385.
2 : “Hilâfet benden sonra otuz sene sürecek, ondan sonra da saltanat şeklini alacaktır.” Müsned, 5:220, 221. “Bu iş nübüvvet ve rahmetle başladı, sonra rahmet ve hilâfet halini alacak, sonra ısırıcı saltanat şekline girecek, sonra da ceberût ve fesâd-ı ümmet azgınlık meydan alacak.” Kadî Iyâz, eş-Şifâ, 1:340; Müsned, 4:273.
3 : “Osman Mushaf okurken şehid edilecek.” el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:103. “Muhakkak ki Cenâb-ı Hak Osman’a halife gömleğini giydirecektir; fakat onlar bu gömleği çıkartmak isteyecekler.” bk. el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:100.
4 : “Senin yüzünden insanların, insanlar yüzünden de senin vay haline!” el-Askalânî, el-Metâlibü’l-Âliye, 4:21; el-Heysemî, Mecma’u’z-Zevâid, 2708; el-Hâkim, el-Müstedrek, 3:554.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

beyan : açıklama, izah
ceberut : cebr, baskı, zorlama
Ciharyâr-ı Güzîn : seçkin dört dost; dört halife; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali (r.a.)
ferman etmek : buyurmak
fesad-ı ümmet : ümmetin fesadı; ümmetin fesâda girmesi, bozgunculuğa düşmesi
hacamat : kan aldırma, kan verme
hal’i : azli, görevine son verilmesi
halife : Fahr-i Kâinat (a.s.m.) Efendimizin vekili olarak Müslümanların başkanlığını yapan ve İslâmiyeti korumak ve yaşatmakla görevli olan zât
hilâfet : halifelik; Peygamberimizin vekili olarak din ve dünya işlerinde genel reislik
Hulefâ-i Râşidîn : dört büyük halife; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali
kasem : yemin
maruz : uğrama
mazlum : zulme uğramış
meydan-ı harp : savaş meydanı
Muhbir-i Sadık : doğru sözlü haber verici, Peygamber Efendimiz (a.s.m.)
mübarek : bereketli, hayırlı
nakl-i sahih-i kat’î : bir hadis-i şerifin Peygamber Efendimizden (a.s.m.) doğru ve sağlam kanallarla aktarılması
saltanat : hükümdarlık, egemenlik
şecaat : yiğitlik, cesurluk
tafsilât : ayrıntılar
teberrüken : bereket vesilesi olarak
ümmet : Hz.Peygambere inanıp onun yolundan gidenler, mü’minler
zaman-ı hilâfet : halifelik zamanı
Yükleniyor...